Etiket arşivi: Yahudilik

Einstein

“Tanrı sözcüğü bana göre insanın güçsüzlüğünün bir ifadesi ve ürünü olmaktan başka bir şey değil. İncil saygı duyduğum, ancak yine de ilkel ve bir hayli çocuksu bulduğum bir söylenceler topluluğu. Hiçbir yorum, ne denli incelikli olursa olsun, bu görüşümü değiştiremez. En incelikli yorumlamalar birbirlerinden oldukça farklılar ve bunların özgün metinle hemen hemen hiçbir ilgisi yok. Bana göre Yahudilik, öteki tüm dinler gibi, en çocuksu boş inançların nesneleştirilmesidir ve üyesi olmaktan mutluluk duyduğum, düşünce yapısına son derece yakın olduğum Yahudi halkı da benim için öteki insanlardan farklı bir niteliğe sahip değildir…Bu insanlarda ‘seçilmiş’ olduklarını gösteren hiçbir şey görmüyorum.”

Albert Einstein – 1954

Dünyanın en popüler fizikçisi, pek anlatıldığı gibi biri değilmiş anlaşılan…

Einstein gerçekte Tanrı, Yahudilik ve İsrail fikirlerine pek sıcak değilmiş. Ancak bize onun inançlı biri olduğu pazarlanmıştı senelerdir. Yahudiler onun Yahudiliğiyle, diğer dinlere mensup olanlar ise çaresizce onun Tanrı inancıyla övünegelmişlerdi. Kuantum Teorisi’nin ilk zamanlarında söylediği “Tanrının zar attığına inanmıyorum” sözü bile insana kendisini çok iyi hissettiren determinizmi savunur gibi duruyordu. Oysa geçen yüzyılın başlarında yapılan fizik devrimi ortada zar atmayı bile beceremeyecek kadar kafası  karışık bir tanrı olduğunu ortaya koyuyordu ve bu ilerlemelerin bir kısmı Einstein’ın kuramları sayesinde olmuştu. Ve son olarak, bir süre önce 3 milyon dolara satılan mektubunda yazdıklarını okuyunca onun Tanrı peşinde koşan yahudi bir mümin değil olsa olsa “dinsiz bir komünist”e benzediğini görüyorsunuz.

Support the Civilization!

New York’ta otobüslerin üzerine tabelalar asmışlar. Şöyle yazıyor:

In any war between civilized man and the savage, support the civilized man!

Support Israel, defeat Jihad!

Bu yazı bana çok açıklayıcı geldi. Müslümanların yapıp edebildikleri tek şey modern dünyanın bazen sadece özensizlikten ve geniş özgürlüklerden kaynaklanan bazı çıkıntılıklarından aşağılanma sonucu çıkarıp sonra da ortalığı ateşe vermek, bir yerlere saldırmak, bomba patlatmak vb. değil mi?

Sürekli bir tepkisellik hali.. Sürekli bir aslında öyle olmadığını ifade etme hali.. Sürekli bir protesto hali.. Korkunç bir aşağılık kompleksinin, yenilmişlik duygusunun ümitsizliğiyle, gurura ve onura sahip çıkma hali…

Gurur ve onurun çıkarların önüne geçtiği durumlarda “düşüş” başlamış demektir. Bunu hayatın her alanında görebilirsiniz.

Özünde bu İsa’nın Musa’nın Muhammed’in meselesi değil. Bu uygar olmakla vahşi kalmak arasındaki farkın meselesi.

Budizm Müslümanlıktan daha gelişmiş öğretileri olan bir inanç mı? Seküler bir bakış açısından, Müslümanlıktan daha rasyonel bir şey gibi mi duruyor?

Ya da Yahudilik şiddeti organize edebilme kapasitesi bakımından Müslümanlıktan geri mi kalır?

Gelişmiş dünyanın derdi niye Müslümanların cihadıyla öyleyse?

Aslında cevabı tarih denen hikayenin içinde yatıyor.. Tanrı adına yapılan hiçbir savaş aslında tanrı adına yapılmamıştır. İnsanların inançları uğruna verdikleri mücadeleler onların kişisel dürüstlüklerinden sapmaları ölçüsünde mümkün olmuştur.

Bu yüzden uygarlıkları, refahları ve huzurları için cepheleşen insanlar inançları ve tanrıları için savaşanlardan daha samimidirler. Kazananın hep onlar olması da tesadüf değil zaten.

Geçenlerde sivri zekalı bir yazarın Hıristiyanlara hitaben “sizin İsa’nızı Yahudiler çarmıha gerdi, biz değil, asıl düşmanınız onlar” gibisinden bir şeyler yazmıştı. O adam acaba Batı’nın uygar olanla vahşi kalmış olan arasında bir tercih yapmakta olduğunu görebilmiş midir?

Dünyaya vereceğiniz bir şeyler varsa, dünyanın bunu alabilecek kadar gelişmiş olmasını tercih edersiniz. Akıllı telefon üreticisiyseniz sizin çıkarınız vahşilerin telefon uygulamaları kullanabilecek bir duruma gelmelerindedir. Sizinle aynı dili konuşabilir olmalarındadır. “Üreten” dünya, “üretemeyen” dünyanın en azından “tüketebilir” bir düzeye gelmesini istemektedir. Olayın binlerce yıl önce yaşamış adamlarla ve onların hikayeleriyle bir ilgisi yoktur. Hayat bunun kanıtlarıyla ağzına kadar doludur!