Etiket arşivi: kuraklık

Sıcak bir zemheri

Bu sabah yataktan kalkınca saate baktım: 8.20’yi gösteriyordu.
Perdeyi araladım. Sokak lambaları henüz yanıyordu.
Sonra salona geçip gece lambasını yaktım.
Normalde ilk işimin sobayı yakmak olması gerekirdi ama kısık çalışan kombi yeterli oluyor evi ısıtmaya.
Bilgisayarı açtım. Windows’un başlat menüsündeki Hava Durumu canlı kutucuğuna tıklamışım yanlışlıkla. Ben masadaki notlarıma bakarken ekranda lacivert bir fon üzerinde 10 günlük hava durumu listelenmişti.
10 gün boyunca yağmur gözükmüyor ve sıcaklık bugün 18 derece verilmiş.
Tam şu satırı yazarken yine kontrol ettim: Tarih 26 Aralık.
Benim çocukluğumda yeni yılda kar yağacak mı diye bir heyecanımız olurdu. Hiç unutmuyorum, bir sene tam yılbaşı akşamı saat 8 gibi müthiş bir kar başlamıştı ve o gece her taraf bembeyaz olmuştu. Bunun hangi sene olduğunu sorup öğrenmem lazım. İnsan yaşlandıkça geride birbirine benzeyen çok senesi birikmeye başlıyor.

Kurak bir sonbahardan sonra kurak bir kışa girdik. Zemheri dedikleri dönemdeyiz ama kışın karanlığından başka bir şeyi yok. Ne yağış var ne de soğuk. Bu yazıyı yazarken aklıma 4 sene önce yazdığım 27 isimli yazım geldi. O zaman bir Kasım akşamında havanın 27 derece olması beni şaşırtmış. Bugün öğleden sonra dışarı çıktığımda sıcaklık 20 dereceydi. Aralık 26’da. Sadece dört sene içinde buna şaşırmama şaşırır bir duruma gelmişiz.

Bizimki gibi yerlerde küresel ısınmayı dert etmek gündelik koşuşturmacalarla ilgisi olmayan birinin özenti bir hobisi gibi duruyo olsa da bizim onu dert etmememiz onun gündeminde de bizim olmayacağımız anlamına hiç gelmiyor. Yaşadığımız coğrafya bu çalkantıdan en sert şekilde etkilenecek.

Bahçede çalışırken düşündüm: Gündemde kuraklık var ve büyük şehirlerde su tasarrufu yapmak için söylenen bir iki beylik laftan öte bir şey yok gündemde. Peki, ne yapılabilirdi? Buna yanıt veremiyorum. “İnsanlar” iklim değişirken ne yapabilirler ki? Bırakın bizimkisi gibi ilkel toplulukları, uygar toplumlar bile hiçbir şey yapamazlar bu gidişatı durdurmak için. İçinde doğduğumuz koşullar bu hale sokmuş dünyayı. Bundan ne derecede vazgeçebileceğimiz üstünde bile anlaşamayız ki. İnsanlık böyle yavaş ama güçlü değişimlere tepki verebilecek bir uygarlık kurmamış. Daha kötüsü insan doğası da buna uygun değil.

İşin uygarlık ve insan doğası yanına kadar inmeye gerek yok. Biz, koskoca bir ülkenin bir köşesine devasa bir şehir kurmuşuz ve tüm ekonomimizi o şehirdeki düşük katma değerli faaliyetlere bağlamışız. O şehri beslemeye, o şehrin suyunu karşılamaya ve o şehrin pisliğini bertaraf etmek için oldukça verimsiz bir şekilde çabalıyoruz.. Zaten kırılgan olan bir dünyada, kolayca üretebileceğimiz tarım ürünlerini bile ithal ederek bu kırılganlığı akıl almaz bir budalalıkla arttırmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Görünen o ki, biz “muasır medeniyet” seviyesine çıkıp kentlileşene kadar, bildiğimiz anlamdaki kentler sürdürülebilirliğini yitirmeye başlamış olacaklar.

Bunca insanın beni bu kadar korkutan bir şey hakkında durup bir an bile düşünme gereği duymaması beni de kendimden şüphe duymak zorunda bırakıyor.
Kuraklık sezonluk bir şey olabilir mi? Belki de iklim düşündüğümüz şekilde değişmez ya da değişse bile bu beslenmemiz, ekonomimiz ve yaşam standardımız üzerinde olumsuz etki yapmaz, değil mi? Ben hayal ettiğim araziyi alırsam, bir ev daha yaparsam ya da arabamı değiştirirsem kızım için iyi bir gelecek inşa etmiş olabilirim belki?
Tüm bu soruların birer soru olarak kalmalarını isterdim ama en korktuğum kısmı burası: Bunların yantını çok yakında öğreneceğiz gibi duruyor.