Etiket arşivi: kuantum

LIGO

Benim gibi kuramsal fizikten anlamadığı halde ona dair şeyler okumaktan keyif alan biri için hemen araştırılması, anlaşılması için yeni kitaplar sipariş edilmesi gereken müthiş bir şey gerçek oldu: Adamlar kütleçekim dalgalarını ölçmeyi başardılar. Bu kelimenin tam anlamıyla “inanılmaz” bir şey.

Yüz sene öncesinde yaşıyor olsaydım, sanırım atom altı parçacıkların keşfi ve  kuantum fiziği ile ilgili kıyıda köşede kalmış haberler de bende bu heyecanı yaratırdı.

Parçacık-dalga ikililiği hâlâ tam olarak anlamaktan uzak olduğum bir şey ve şimdi bir de kütleçekiminin kendi doğal tuhaflığına, tüm evreni dolaşan, evren dokusunu (onlar fabric diyorlar) deforme ederek ilerleyen dalgaların gözlemlenmesi de eklendi.

Bunu 100 sene önce öngören Albert Einstein imiş. Ama büyük fizikçi aynı zamanda bunların ölçülmesinin olanaksız olduğunu da söylemiş. Zaten bu gözlemi müthiş kılan da bu: Einstein düzeyinde bir teorik fizikçi için bile hayal etmesi çok zor bir deney düzeneğini başarıyla çalıştırabildiler. Kütleçekimi dalgalarını gözlemlediler..

Teknolojinin kuramsal fizik karşısında o kadar da çaresiz olmadığını gösterir bu. Kütleçekimi dalgalarının kendilerinden bile daha önemlidir, benim gibi sıradan bir insan için…

Yaşam süremizce tanıklık ettiğimiz en önemli şeyler bana sorarsanız bunlar işte. Ama bizde bunlar brokoli şeye iyi geliyor, öyle bir yere ev yaptı ki gibi bir gündemin içinde yer almaya mahkum. Çünkü bizim çok çok ciddi gündemimiz o dünyanın göt deliği Ortadoğu’nun zarafetten, onurdan ve akıldan yoksun, lanet olasıca ucuz siyasetinden oluşuyor. Gerçek hayatta bire bir karşımızda olsalar suratına tükürmeyeceğimiz aktörlerin iktidar için tepişmesidir bizim gündemimiz.

Kütleçekim dalgaları, bir zamanlar elektromagnetik dalgaların ya da daha öncesinde termodinamiğin anlaşılması sayesinde yeni ufukların açılmasına benzer değişimler yaratabilir. Etkili oldukları ölçek düşünülünce, bu etkiyi hemen yaratmayabilirler de. Ama onları gözlemlemek için yapılan çabalar mutlaka somut bir şeyleri değiştirecektir.

Dünya hep böyle değişmiştir. Biz “çok daha önemli” şeyleri konuşurken, birbirimizi gırtlaklarken; ancak 3. sayfadan sonrasına layık gördüğümüz, çoğunlukla anlamadığımız, ilgilenenlere somut dünya meselelerinden kopuk pamuk çocuklar muamelesi yaptığımız şeylerin, onların peşinde koşanlara bağışladığı gizemler sayesinde değişmiştir. Biz hep bu değişimi ıskalamışızdır. Sonra bunun sebeplerini aramış, ararken de yine yeni “çok önemli” şeyler icat etmiş, bunları konuşurken yine o günkü müthiş şeyleri kaçırmışızdır.

Görünen o ki benim yaşam sürem boyunca da bu döngü böyle devam edecek.

Bir süredir, kendi kafa rahatlığım için, bu kıyaslamayı görmezden gelmeyi tercih ediyorum. Yani, ben kendi gündemimi kendim seçmeye çalışıyorum. 1. Dünya Savaşı sonrasında parçalanan bir doğu imparatorluğunda yaşıyor olsaydım beni heyecanlandıracak olan şey ulusumun bağımsızlığı değil, kuantum fiziği olurdu.

Şimdi de benzer şeyler geçerli. Ama, yine de duramıyorum bu kıyası yapmadan. Çünkü kendisini “aydın” gören bir çok insan her gün yılışık bir tavırla, onların entelektüel sefilliğini görmezden gelmeye çalışsam da, sığ dünya görüşlerini üzerimize boca etmeyi sürdürüyorlar.

Aptal ile daha aptalın savaşına taraf olmamızı istiyorlar… Üstelik bunu kibirle söylüyorlar… Fizikten anlamayan adam aptaldır, hayatı asla tam anlayamaz. Bunu fark edemeyecek olması dramların en büyüklerinden biridir…

Kütleçekim dalgalarını lazer ışınları ile gözlemlemekse….

Müthiş….

 

 

Supercomputers

Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Almanya, Çin, Fransa ve İngiltere…

Dünyanın en güçlü süperbilgisayarları listesine baktığınızda bu listenin zirvesini yukarıdaki ülkelere ait kurumlara ve şirketlere ait makinelerin işgal ettiklerini göreceksiniz.

Bu adamların bir ton para harcayıp bu kadar güçlü bilgisayarlar inşa etmelerinin esprisi nedir sizce? Neyi hesaplamaktadır bu bilgisayarlar?

Memleketin kaşarları, sosyal medya sitelerini keşfetti diye bilişimde çağ atladığımızı düşünenlerle bunun üzerine konuşmak isterdim. Ya da artık devrimlerin twitter ya da facebook sayesinde olduğunu düşünen, bu çağda liberalizmden başka çıkar yol kalmadığına inanan, baskıcılığın ve totaliterliğin sonunun bilgi devrimiyle geldiğini düşünen saf liberallerle bu konu üstüne konuşmak isterdim.

Veya, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı bir çağda, çevremizde bunca saçmalığa iman etmiş bunca insanın nasıl varolduğuna şaşıran entelektüel insanlarla konuşmak isterdim.

Ama bu konuşmalar hiçbir zaman olmayacaklar çünkü bizdeki aydın insanlar sosyal bilimler temellidirler. Onlar için teknoloji beyaz adamın kabileye getirdiği sihirli alet gibi bir şeydir. Saygı duyar hatta ona tapınırlar. Onun adına kendileri gibi düşünmeyenleri döverler.

Ama onu asla anlamazlar. Temelini dogmatizmden alan bir materyalizm vardır bizim aydınlarımızda. O yüzden kuantum teorisini biraz bilseler (ama önce klasik fizik öğrenmeleri lazım ki burada bu mantık anlamsızlaşıyor) dünyaları tepetaklak olacak.

Siz yine de listeye bakın. Ve ne demek istediğimi anlamasanız da akıllı telefonlarla çağdaş olamayacağımızı bilin. Şapka, takvim, balo ve metreyle olamadığımız gibi..