Bizde pek önem gösterilmeyen bir mefhum bu iş güvenliği..
Bence terörden önce bundan konuşmak gerekir.
Çünkü, memlekette bunca insan iş kazalarında, trafik kazalarında veya yanlış tedavi yüzünden yok yere yaşamını yitirirken terörden falan söz etmek iki yüzlülük. Terör, politika vb. üstünden ama insanlar ölüyor demek bence önemli olanın o insanların canı değil, savunduğunuz dünya görüşü üstünden bir çıkar aramak olduğunu açık etmenizdir.
İnsan canını önemseyen biri için iş kazaları, bu yılın ilk 5 ayında 700 küsur ölümle, orada sırıtıp duruyor.
“Safety Third” yazısı, her ne kadar bir tırmanışçı karikatürünün altında yazmıyor olsa da bizim genel mottomuzdur.
Benim fazla derinlere inmeyen gözlemlerime göre, iş güvenliğinin bizde pek önem taşımamasının iki sebebi vardır:
Birincisi bizde “can” önemli değildir. Başkasının canı zaten hiç önemli değildir (çünkü empati yeteneğimiz tıpkı ironiyi anlama yeteneğimiz gibi hiç ama hiç gelişmemiştir). Kendi canımızı da pek çok durumda kıymetli görmemeye şartlandırılmışızdır. Kimse bize değer vermeyince bir süre sonra biz de kendimize değer vermemeye başlarız. Acı verici derecede basit… Kurumlardan, dini müesseselere, bizi yetiştiren okullardan, devletin en derin aklına, ailemizden cemaatlere kadar, birden çok kişiden oluşan her küme, tek olana böyle yaklaşmıştır. Ve sonuçta bizler “birey” kavramını küfür gibi algılayan bir duvarın kırık dökük tuğlalarından ibaret kalmışızdır.
İkincisi, bizim bir aşama sonrasını görme yeteneğimiz insanı ümitsizliğe düşürecek kadar kısıtlıdır. Bu; eğitimle, yurt dışına çıkmayla, güzel ahlakla, Allah, ölüm, cehennem korkusuyla, çok kitap okumakla, ideolojiyle, tarihi karakterlerle kendi düşüncelerimizi benzeştirmekle falan filan çözülmüyor. Bu, biyolojimizden gelen bir kusur sanırım. Ve öyle bir kusur ki, bu varken, hainlikten, cahillikten, yobazlıktan falan söz etmeye bile gerek yok. Bir adım sonrasını görememek, riskleri de değerlendirememeyi beraberinde getirir. Zaten bir şeyleri doğru değerlendirememek, gözünüzü kapatıp çevrenizdeki rastgele bir soruna dokunsanız, muhtemelen onun da sebeplerinden biri olarak karşınıza çıkacaktır.
Ben prensip sahibi olmaya gayret eden biriyim. Mesela, güneş gözlüğümü çıkardığımda, her nerede olursam olayım onu mutlaka kutusuna koyarım. Bir sandaldayken, kumsaldayken, gözlüğü çantama koymak için falan çıkarmışsam buna aşırı önlem demezsiniz. Ama mesela gözlüğümü çalışma masamın üzerine bırakmak için çıkarmışsam hemen kutusunu aramak abartılı bir önlem gibi gözükebilir. Prensip diye takıntıdan söz ediyor gibi gözükürüm. Öyle ya, gözlük, benim oldukça düzenli çalışma masamın üzerinde günlerce durabilir. Bir tek örnekte (instance, sample ) bu kesin olarak böyle olacak gibi gözükse de istatistik olarak bakarsanız (gözlüğü 5000 kez masaya bırakmak) gözlüğün, bir kağıdı almak için çektiğimde yere düşmesi, tam o sırada da masanın altında kapağı açık bir teneke kutu olması, gözlüğün de tam bu metal kutunun kenarına çarpıp zarar görmesi sizin iyimser düşüncelerinizde canlandırabildiğinizden çok çok daha olası bir durumdur. Son dönemde, iki kuantum kavramı duyup bunu gündelik hayatımıza uyarlayacağımız mesajlar vermeye çalışan mentor tipler gibi oldu ama olaylara instance değil process ya da istatistik gibi bakma özelliği kazanmanızı cidden öneririm. Bu yüzden prensipler iyidir. Gözlüğü, olumlu senaryolara dayanan bahanelerle kutuyu aramaktan kaçmadan, her zaman, düşünmeden kabına koymam benim için en iyisi olacaktır.
İş güvenliği de böyle bir şey işte. Koruyucu ekipman takmak o an gerekli gibi gözükmeyebilir. Önlem almakla zaman kaybetmek yerine işinizi hemen halledip sigara-çay eşliğinde facebook’ta takılmak hayatınıza daha bir anlam katabilir, bunları anlıyorum. Ama hayat bir çizgi değil, birden çok çizgiden oluşan bir buluttur. Bazı çizgiler saf ve temiz duygularınızla umut ettiğiniz yerlerden geçmeyebilir. Bunların en azından tahmin edebildikleriniz için önlem almalısınız.
İş güvenliği maliyetlidir. Bir süre ben de, bu maliyetin üretimin maliyetine gereksiz bir yük olduğunu düşündüm. Artık öyle düşünmüyorum. Çalışan insanlar ve süreçler güvenlik altına alınıyorsa, onlara değer gösteriliyor demektir. Değerli insanlar ve değerli süreçler değerli sonuçlar üretebilir. İş güvenliğinin toplam kaliteye kesinlikle olumlu katkısı vardır. Bu, soyut bir slogan gibi duruyor. Alakası yok. Güvenliği sağlanmış bir süreç kaliteli ekipmanlar kullanmayı gerektirir. Bir kumanda panosunda gerekli enerji kesme önlemlerini alıyorsanız, izolasyon pad’i falan kullanıyorsanız, dandik bir tornavida ya da probları hasarlı bir ölçü aletiyle de çalışmayı istemezsiniz. Bu, kırık camlar teorisinin tersten işlemesidir. Üstelik işe en değerli şeyi düzetmekle başlıyorsunuz: Kendi sağlığınıza yönelen tehditler… Bu iş, tuvalet hijyeninden, sigara yasağının genişletilmesine kadar ilerler.