Sıkıntı yok

Birkaç gün önce, şu cuma ve kandil mesajlarından illallah dediğim bir zamanda bir yazı yazmıştım. Özetle, hayırlı cumalar, hayırlı bilmemneler diye mesaj atacağınıza o hayırlı günde hayırlı bir şey yapın, en azından trafikte daha sakin olun. En azından o hayırlı gördüğünüz günde birbirinizin canına kast etmeyin, birbirinizin suratına nefretle bakmak yerine selam verin diye düşünmüştüm.

Tabi benimki sonucu bilinen bir temenniydi. Bu adamların daha da hayvan gibi davranmak için aslında o mesajları attıklarını da düşünüyordum. Birbirlerine olan iyilik borçlarını Allah üzerinden bir iki uyduruk temenni ile geçiştirip GERÇEK hayatta birbirlerinin kanını içmeye devam edeceklerini biliyordum.  Yazıyı kolaydan yazmak için bunun örneğini de trafikten vermiştim.

Genel olarak böyle bir ilişki hayatın her alanında var: Bir şeyler sembolleşmişse, kutsallara atıf yapılıyorsa, ritüeller varsa, o şeylerin değer kattığı iddia edilen şeylerin içi boşalmış demektir. İnsanların birbirlerine saygı göstermeleri ile bu kokuşmuş bayram kandil temennileri arasında da kesinlikle bir ilişki var. Bayramların bizi birbirimize yaklaştırması, Ramazan’ın paylaşmak, aile birliğini anlamak vs. anlamına gelmesi falan anca kola ve kredi kartı reklamları için ucuz birer malzemedir, başka da bir şey değil.

İşin aslı ise her gün gözümüzün içine sokulur aslında: Bayram dönüşü trafiğine karıştınız mı hiç? Acelesi olan şaşkalozların yaşamınıza kastetmelerinden kaçınmaya çalışırken bayramın insanları nasıl birleştirdiğini çok iyi deneyimlemişsinizdir.

Eğer her bayram bizi birbirimize yakınlaştırıyorsa, biz yakınlaşa yakınlaşa artık fizyolojik bir füzyona uğramışız, insan demeye dilim varmayacak başka bir canlı türüne evrilmişiz anlaşılan. Sonunda bu artık genetik bir miras gibi “bizden” olanların davranışlarının ayırt edici bir parçasına dönüşmüş. Nereye gidersek gidelim bu mirası da yanımızda götürüyoruz. Alın size bir örnek: Belçika’da otoyol kapatıp göbek atan gurbetçi kardeşlerimizin başına gelenleri duymuşsunuzdur. Bunların davasına bakan hakimin sözleri, insan olan birilerine söylense utanmaları için bir ömür boyu yetecek bir ders olduğu halde bizimkiler “SIKINTI yok, biz Türk’üz, yine olsa yine yaparız” diye cevap vermişler.

Tabi, yirmi kadar kişinin ceza aldığı söyleniyor. Bu kişilerin tamamının böyle konuşabildiğini zannetmiyorum. Ama genel tavrın bu olduğundan şüphemiz yok.

cezaların kesildiği düğün konvoyu

 


Belçika’da geçtiğimiz yıllarda büyük tartışma yaratan ve yargıya intikal eden “Türkiye usulü düğün konvoyu” Hollanda’nın Lahey kentinde de şikayet konusu oldu.
Polis, onlarca araçtan oluşan Türkiye kökenli çiftin düğün konvoyuna, değişik suçlardan binlerce euro trafik cezası kesti.
Hollanda’nın en sakin kentlerinden biri olan Lahey’deki Willem Witsenplein civarında oturanlar, pazar sabahı hiç alışkın olmadıkları klakson sesi ve Türkiye usulü düğün konvoyu ile güne başladılar.
Bir çok kişi 112’yi arayarak, “gürültü, trafik ihlali, pencereden sarkma ve gereksiz yere sol şeridi ihlal etme” gibi şikayetlerde bulundu.
Konvoyun en başındaki gelin arabasının önü, polis ekipleri tarafından Wassenaar kasabası yakınlarında kesildi. En az 15 araçtan oluşan konvoydaki bürün sürücülere, farklı suçlardan ayrı ayrı ayrı ceza kesildi.
Binlerce euro ceza
Yerel medyaya göre, zaten oldukça masraflı olan düğün, konvoydakilere yazılan binlerce euroluk cezalar nedeniyle daha da pahalıya geldi.
Hollanda’da, kırmızı ışıkta geçmenin cezası 230 euro. Öndeki aracı yakından takip etmek 280 euro, gereksiz yere sol şeridi ihlal etmek 140 euro, sağdan sollamak 230 euro, yayalara engel olmak 370, karşıdan helen araca yol vermemek de 270 euro cezaya tabii.
Lahey polisi tarafından yapılan açıklamada, insanların mutlu günlerinde güzel düğün fotoğrafı ve anısı elde etme çabalarını anlayışla karşıladıkları belirtilerek, “Ama bunu yaparken de trafik kurallarına uyulması gerektiğini unutmayın” dendi.

Ülkemizdeki Arapların sokaklarımızı, tatil beldelerimizi, şehirlerimizi, parklarımızı ne hale getirdiklerini gördükten sonra Lahey ahalisinin şu şaşaalı düğün konvoyuna hangi hislerle baktığını haberin naif dilinden sıyrılıp, gerçekten düşünebilmişizdir, umarım..

İnsanları, şu hareketleri bile “sıkıntı yok” diye savunmaya mahkum eden şeyler, üzerinde düşünülmeyi ve kaçak güreşmeden eleştirilmeyi hak eden şeyler.

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.