Bizim ülkeyi yönetenlerin konuşurken iyice yükseldikleri anlarda sarf ettikleri bir laf var: Türkiye basın özgürlüğünde (ve hatta tüm özgürlüklerde) Batı’nın pek çok ülkesinden ileridedir.
Çok özgür olduğumuz için atma Recep din kardeşiyiz diyemiyoruz tabi ki..
O yüzden doğru kabul edip, neden böyle diyor olabilir diye düşünüyoruz.
Benim vardığım sonuç şu: Şu memleketteki hukuksuzluklar, devlet eliyle yapılan haksızlıklar, arsız politikacılar ve onların yanaşmalarının her gün, bakmak istemeseniz bile gözünüze gözünüze soktukları küstahlıkları, biraz daha medeni bir memlekette yaşanacak olsa halk o politikacıları önüne katar, uzaklara kadar kovalardı. Bu kıyaslamayı beğenmeyen, biz bize benzeriz, başkasına benzemeyiz diye düşünen arkadaşlara yakın bir örnek olarak Romanya’ya bakmalarını öneririm.
Ama bizde o işler öyle olmuyor.. Bizde yöneticiler arsızlaştıkça, sevenleri daha bir derinden bağlanıyorlar onlara.
Adama hacı abi, senin şu araba var ya, onun ötv’si yüzde 90, hatta benzine verdiğin her liranın 2/3’ü vergi dediğinde “evet bu oranlar yüksek” gibi bir şey bile diyemiyor. Sen tutmuşsun bu adamın özgürlüğünü evrensel normlarla ölçmeye kalkıyorsun. Bu adamın, ona değişik şeylerden söz edecek bir yazarı ya da gazeteciyi okuyabilme özgürlüğü tanımlı bir şey bile değil!
Bu arada şunu da not etmeden geçemem:
İnsanları günde ortalama 1 dakika kitap okuyan bir memlekette, yazarları tutuklamak kelimenin tam anlamıyla bir “aşırı reaksiyon” dur. Bir kere, kitap bu ülkenin insanlarının ihtiyaç listesinde 235. sıradadır. Böyle bir ortamda televizyonu elinde tutan, bir sürü paralı yalakası olan adamların Temmuz’un bir kış ayı olduğuna bile insanları inandırabilmeleri gerekiyor.
Tüm maddi imkanlara rağmen hâlâ kendi tezlerini tarafsız insanlara (eğer kaldılarsa tabi) mantıklı bir biçimde anlatacak “gerçekçi adamları”, yazarları, aydınları, müritleri vs. olmayan bir uzun vadeli “iktidar”, günde 1 dakikasını okumaya ayıran insanların memleketinde hoşuna gitmeyecek şeyler yazan yazarları hapse tıkarsa, emin olun bu gündem bile olmaz. Olmuyor da..
Bu da işlevsel bir hamle değil, bir aydın düşmanlığı, bir intikam, fikirlerine fikirle karşılık veremediğin insanlara zorbalıkla üstün gelme çabası oluyor. Ve başa dönersek, buna itiraz eden, özgürlüğün kendisi gibi düşünmeyenlerin özgürlüğünü de savunmakla yaşayabileceğini bilen insanlar olmayınca ortada aslında itiraz edilecek bir şey de olmuyor.
Politikacılar her zaman olduğu gibi haklılar: Biz pek çok medeni ülkeden daha özgürüz!