Bir yere varmak amacına hürmetle katlanılan gereksiz, çoğu zaman da başka sürücüler yüzünden sinir bozucu olan iş…
İnsanları sınıflandırmada kullandığım bir başka ölçüt araba kullanmayı sevip sevmemeleridir.
Araba kullanmaktan zevk alıyorum diyen adamın zekasından kuşku duyarım.
Bir seferde oturup 300-400km gitmişliğim var en çok. 30-40km gidince neyse de, fazlası olunca artık insanın canı sıkılıyor.
Araba kullanmak insan beynini tatmin edecek bir eylem olmaktan uzak. Bu yüzden insanın canı sıkılıyor, zamanını boşa harcadığını düşünüyorsun…
Bundan zevk alan adam, gemide oturduğunda telefonundan feys’e giren, ya da aptal aptal elindeki bozuk paralarla oynayıp ortalığı seyreden adamdır aynı zamanda.
Bir de bu tiplerin geneli, hızlı araba kullanmayı marifet sayar. Sonuca 1 saniye bile etkisi olmayacak eylemler yaparak budalaca riskler alırlar, spastik spastik hareketler yaparlar.
Araba kullanmaktan hoşlanmayan insanların böyle düşünmelerinin sebeplerinden biri de belki de araba kullanmaktan hoşlanan adamların kendileridir..
İki tarafı kocaman çınar ağaçlarıyla kaplı güzelim bir yolda, izin verilen hız limitiyle giderken arkanıza yapışan, sizi geçmek için binbir harekete giren aptallarla paylaşmak zorunda olduğunuz sizinle alakası olmayan bir riskten ibaret “araba kullanmak”.
Ben bundan hoşlanıyorum diyen adam da ya bunun ayrımında değil, ya da zaten riski üreten taraftır.
Müziği açıp, pencereleri açıp sağa sola bakınarak aheste aheste gitmek değil, güzelim ağaçlık yollarda bile korku filmi yaşamak “araba kullanmak”.