Liberalizmin sorunu bu.
Bunu şimdi “kullanışlı aptallar” denenler de düşünmüştür..
Liberalizmin fikirleri o gün için çok parlak geliyor. Ama çok çabuk eskiyorlar.
Birkaç sene sonra geriye bakınca, diğerlerinin söyledikleri daha makul geliyor.
Bir coşkuyla, en liberal düşünceleri savunurken, o gün için gerçekten haklı gözüküyorsunuz. Ama sonra zaman geçiyor, bir sürü şey oluyor, savunduklarınız “özlerine” dönüyor ve siz yanılıyorsunuz.
Tuncay Özkan ile Sevan Nişanyan Fatih Altaylı’ya konuk olmuşlar. Seneler evvelki bir programı seyrediyorum. Özkan henüz tutuklanmamış bile. Cumhuriyet Mitingcilerle hep dalga geçtim, Tuncay Özkan da bu tufanda kaynamış gitmiş. Sevan Nişanyan ise pek çok fikrine katıldığım, ufkumu açmış bilge bir insan…
Şimdi 2016’dan, bunların Ergenekon’u tartışmasını seyrederken resmen utanıyorum Sevan adına. Hadi tam bir şark işi kepazelik olan şu “cemaat” rezilliğini bir kenara bırakalım.
Tuncay Özkan Nişanyan’a bir soru soruyor: Ayda petrol var mı??
Nişanyan “ne demem gerek” diyor. Sorunun teşbih yanını görmezden gelmeye çalışıyor. Bu “bilmiyorum” demekten daha aşağılık bir harekettir, ki bilmiyorum da diyor… İnsan üzülüyor.. Tepende dönen uydunun nasıl olduğunu bilmeden 1500 sene evveli hakkında atıp tutuyor, yakın tarihle ilgili keskin yargılar öne sürüyorsun.
Tipik Türk aydınıymışsın be abi.. Sosyal bilimler pıtırcığıymışsın. Ayın nasıl oluştuğuna dair teorileri “atlamışsın” ama Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki İngiliz politikalarını “biliyorsun”.. Ve bunlara dayanan dünya görüşünü bize anlatma cüretine sahipsin.
İşin temelinde doğanın işleyişini anlamak olduğunun farkında bile olmadan büyük laflar etmek.. Eninde sonunda adamı madara ediyor. Adam genelde farkında olmuyor da…
Neyse ya… Önemli de değil…