Sabah börekçide bir şeyler yiyorum. Ön masadaki yaşlıca adam mekan sahipleriyle muhabbet ediyor. Konu futbol elbette. Kulak tırmalayan şivelerinden elemanların Karadenizli oldukları anlaşılıyor. Eh, gündemi takip etmesem bile bunların futbol federasyonundan şikayetçi olmalarının normal olduğunu biliyorum.
Adalet yok, adalet diyor ihtiyar adam.
Bense, onları duymamanın mümkün olmadığı ama görmemenin mümkün olduğu bir fiziksel gerçeklikte çaresizce önümdeki gazetenin sayfalarını çeviriyorum. Önümde bir haber: Tek dileği bisiklete binmek olan 3 yaşında bir çocuk, bu dileğini yerine getiremeden kanserden ölmüş. Sonra, hayırseverler bir fon kurmuşlar…
Karadenizli yaşlı adam durmaksızın adaletten söz ediyor. “Hükümetimiz bir şeyler yapacak, göreceksiniz” diyor.
Angajman kurallarını işletmeyi düşünüyorum.
Kalkıp, elimdeki gazeteyi bu ihtiyar budalaya yedirmeyi… Engel olmaya çalışan bir iki kişiyi de yumruklamayı…
Anahtar kelimelerden, “hükumet hayranı” olduklarını anladığım grup iktidardan, taraftarı oldukları beceriksiz futbol takımı için “adalet” yani Türkçe, “ayrıcalık” bekliyor.
Onların derdi bu.. Çevrelerinde görebildikleri “adaletsizlik” bu!
Bu memlekette bir şeyler değişsin diye sokağa çıkmış insanlara bu yüzden acıyorum işte. Çıkacak olanlara da bu yüzden yapmayın diyorum işte.
Bir hafta sonu sabahı, insanlar adalet hakkında işte böyle konuşacaklar…
Adalet istiyorlar…
Bir Cevap Yazın