Eğer bir köpek sürüsünün saldırısına uğradıysanız görmüşsünüzdür: Uzaktan sizi gördüklerinde çılgınca üzerinize doğru koşarlar.. Yaklaşınca, önce, size güvenli bir mesafeden havlarlar.. Sonra aralarından en cesuru size bir hamle yapar. Karşılık verebilirseniz mesafeyi koruyup havlamaya devam ederler. İşler sizin açınızdan yolunda gitmezse daha fazla köpek cesaretlenir ve üzerinize atlayabilirler.
Satış, pazarlama, banka, telefon haydudu elemanlar da işte aynen bu köpek çetesinin elemanları gibi davranıyorlar. Paranızı çarpmak için bazen tamamen yasal, genellikle yarı yasal, yarı yasadışı, aradaki boşlukları gözeten, bazen cüretkar davranıp yasal sınırın dışına çıkan, bazen vahşi bir kurt gibi direkt saldıran ama sonuçta aynı niyetle ve aynı düzeyde sizi önemseyerek saldırıyorlar.
Günümüzün para odaklı dünyasında gerçekten ilginizi çekecek bir şeyler yapabilen insanlar zaten üç aşağı beş yukarı belli. Temel ihtiyaçlarınızı bir kenara koyarsak, sizin bütçeniz de buna göre şekilleniyor zaten. Bunun dışında kalan, oldukça kalabalık bir kitle kendisine profesyonel olarak size rızanız dışında para harcatmayı iş edinmiş. Bu, büyük oranda bu insanların başka bir iş yapacak kapasiteye sahip olmamalarından dolayı bu işin lejyoneri olmalarından kaynaklanıyor. Bunu mümkün kılan ekonomik sebepler ise üretimi elinde tutanların, tüketicileri istedikleri gibi şekillendirebilecekleri varsayımının bir dayatması.
İnsanların sağlıklarına bu kadar düşkün oldukları, hatta bunun da bir tüketim alanına dönüştüğü bir dünyada, sağlığa zararlı olduğu bilinen bu kadar ambalajlı gıdanın, hiçbir şey yapmasa sizi aşırı kiloya mahkum edecek onca abur cuburun, son derece kuşkulu maddelerle üretilen bir ton çer çöp kozmetik ürününün bu kadar kolay satılamaması gerekirdi.
Geçen bir komplo teorisi okudum: Uçakların havada, arkalarında bıraktıkları iz aslında insanların davranışlarını kontrol etmek için kullanılan bir tür kimyasalmış. Bu teoriye kafa yoran arkadaşlara, peki o zaman televizyon, pop kültür, sosyal medya niye var be aptal adamlar? diye sormak en büyük dileğim oluverdi onu okurken… Neden konuşmayı beceremeyen (lafın gelişi değil) pop sanatçılarına, sporculara onca para verip ellerine bir ürün tutuşturup televizyona çıkarmakla uğraşıyorlar o zaman diye de devam ederdim muhtemelen…
Belki daha önce yazmışımdır.. Bir Ortadoks manastırını gezerken eşimle o zamanki insanların inanca ne kadar önem verdikleri üzerine konuşuyorduk. Bizim medeniyetimiz (en azından aynı dönemde yaşadığımız için gerçek medeniyete “bizim” diyebilirim sanırım) ardından gelecek insanlar da bu alışveriş merkezi olayını aynı şekilde anlayamayacaklar demiştim eşime…
Bizimkisi gibi ekonomik büyümesi nitelikli üretime dayanmayan (hatta dürüst olalım, niteliksizine bile dayanmayan) toplumlarda 10 bin dolar gibi bir GSMH mertebesine erişmek gerçekten ortamın tam anlamıyla sirke dönmesine neden oluyor.
Bugünlerde Frankfurt otomobil fuarı var. Dün, uzatmalı hükümetin çığlık çığlığa yandaşlığını yapan bir internet sitesinde “Merkel’in havası tam” gibi bir haber vardı. Alman şansölyesi Mercedes, BMW, Audi, Porsche ve Volkswagen standlarında uzun zaman geçirmiş, konseptler hakkında bilgi almıştı. O arkadaşlar yandaşlığını yaptıkları küme ile ilgili olarak en ufak tereddüt yaratacak haberleri bile filtrelemekten çekinmiyorlar. Mesela Halkbank’ın bir yönetim kurulu üyesinin kaç akrabasını nasıl işe aldığı gündeme bomba gibi düşerken, bu arkadaşların sitesinde bununla ilgili bir satır bile olmuyor. Ama bence filtrelenen o haberlerin çoğundan daha çok hükümet aleyhtarı okunabilecek bir haberi hem de bu başlıkla verebiliyorlar.
Bunu aptallıkla açıklarsanız saygı duyarım. Ama ben biraz daha derinlere inmeyi öneriyorum: Bizim mentalitemizde, bir şey üretmek zaten hiç olmadığı için, okuyucuların bu kıyası bir eleştiri unsuru olarak görecekleri bile varsayılmıyor. Ne yani, Mercedes mi yapacaktık? gibi bir savunması bile olabilir benim eleştirimin… Biz dünyayı yönetmek, cihana nizam vermek gibi iddiaları olan bir milletiz. Ama bunun o dünyanın satın almak için yanıp tutuşacağı, hatta çoğu zaman kullanmaya mecbur kalacağı ürünler üreterek olabileceğini anlayacak kadar akıllı değiliz.
Ama o Mercedes’e binmek için birbirimizi yeriz, harama el değil kol, bacak uzatırız. İnandığımızı söylediğimiz her değeri aşağılık kompleksiyle alevlenmiş hırslarımızın oyuncağı ederiz… Bu yüzden de bizde üretmek değil, satmak ve pazarlamak önemli şeyler olur… O köpek sürüsünün her çeşidine burada yer vardır. Burası onların kendilerini güvende hissettikleri yurtlarıdır… En çok sesi çıkıp en tepeye çıkabilenler bize bu işin nasıl yapıldığını en zalim şekilde gösterirler..