Biz bu değiliz…

Batı kültürüyle/medeniyetiyle bizim aramızdaki anlaşmazlığın temelinde yatan şey bence son derecede basit:

Her ne kadar işi kültürle, değerler sistemiyle, inançla, kimlikle falan sulandırıyor olsak da işin temelinde teknolojik üstünlük yatıyor. Biz bu alanda geriyiz. Başta saydıklarımla işi “sulandırmak” bu gurur kırıcı gerçeği gözden kaçırsa da gerçek değişmiyor. Doğaya söz geçirememiş olmak, onu anlamamış olmak bizi genel klasmanda onlardan daha aşağı bir konuma yerleştiriyor. Biz de buna tepki olarak bir klasman konusu olamayacak yönlerimizle övünüp, onları ortaya sürüyoruz. Ama hayat böyle çalışmıyor. Bizim asıl kavgamız hayatın kendisiyle bu yüzden. Ve yine bu yüzden biz hep saygı bekleyen, gurur yapan, hak ettiği saygıyı görmediğini düşündüğü için türlü şekillere giren taraf olmaya mahkum oluyoruz.

Sadece şu saygı görmeyi bekleme mevzusu her şeyi çok güzel anlatıyor zaten. Biz, kendi kendimize göstermediğimiz saygıyı başkasının bize göstermesini bekliyoruz. Bu doğaya aykırı isteğimiz gerçekleşmeyince de işi ucuz kahramanlığa vuruyoruz.

Benim gözlemlediğim kadarıyla, bizde insanlar birbirlerine saygı duymuyorlar. Toplumu toplum yapan kurallar bizde mecbur kalınmadıkça uyulması gerekmeyen ayak bağları sadece.. Hepimiz bir yerlerde bir ayrıcalık, bir torpil, bir farklı muamele beklentisi içindeyiz.

 

Ahlaksızlık ve cin olmadan adam çarpmaya çalışma bizim kültürümüzün temel bir öğesi. İşimiz gücümüz birbirimizi kazıklamaya çalışmak. Elin birlik olmuş, ahlakı ve dürüstlüğü gökten yere indirmiş ve onu uygulamış adamları bize köpek muamelesi yapınca da bağırıyoruz işte. Sefil hayatlarımız gücümüzün yettiğine köpek gibi davranmak, güç yetiremediğimizinse köpeği olmakla geçiyor ama elin gavuru bize toptan aynı muameleyi yapınca pek bir bozuluyoruz niyeyse.

Biz hastalıklı derecede gururlu adamlarız ama o gurur hiçbir halta yaramıyor.

Hiçbir işten anlamayan, hiçbir işi layıkıyla yerine getirecek bir adanmışlığa, dürüstlüğe ve beceriye sahip olmayan ama kamuya ait kaynaklar üzerinden bedavaya zenginleşmenin yolunu her nasılsa bulabilmiş “şark kurnaz”ları ile dolu bir memlekette yaşıyoruz ve bu hiçbir şey üretemeden birbirini sömürme üzerine kurulu iğrenç düzenimiz o muhteşem gururumuza hiç mi hiç dokunmuyor. Ama inancımıza ya da kültürümüzün simgelerinden birine saygısızlık edildiğini düşündüğümüzde birdenbire insan olduğumuz aklımıza geliveriyor.

Muhafazakar bir iktidar döneminde yaşanan şu yozlaşmayı, adam kayırmayı, yalaklığı, gösterişçiliği, ötekileştirmeyi, başkalarının yaşamlarına dil uzatmayı gözlerinizle görüyorsunuz.  Hadi bunları bir kenara koyalım. Bankacıları, taksicileri, minibüsçüleri, pazarcıları, emlakçıları, eczacıları, kargocuları, televizyon çığırtkanlarını falan düşünün. Bu insanların size, birbirlerine gösterdikleri saygı ve işine itimat kabul edilir bir düzeyde mi?

Birbirimizin yaşama hakkına bile saygı göstermeyiz. Liyakate, bilgiye, işini iyi yapmaya hiç kıymet vermeyiz. Ne akla hizmetse sonra oturup bütün gün politikacıların ahlaksızlıklarını konuşur dururuz. Bu rezilliğin bizi geri bırakan şey olduğunu görmekten kaçar, gerisinde kaldıklarımıza da ergen atarları yaparız. Hepsinden ilginci; bu hallerimizle de gurur duyarız, kimliğimiz, kültürümüz övünme vesilesidir bizim için. İnsanın aklı almıyor bu açıdan bakınca…

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.