Bir milletvekili tweet atınca ortalık epey bir karıştı: Cumhuriyet’le verilen 90 yıllık reklam arası bitmiş. Film (daha doğrusu dizi) kaldığı yerden devam ediyormuş.
Güzel aslında. Evimizdeki denyo muhabbet kuşunun benim telefonun mail bildirim tonunu taklit etmeye çalışması gibi bir tweet bu.
Açıklamayı yapan milletvekilinin kendisi hakkında söylenebilecek çok şey yok. Muradını anlatmak için yerli dizi benzetmesini kullanması bile başlı başına yeterince açıklayıcı. Peşinen böyle yargılamalara girmeyi haksız bulanlar hanımefendinin özgeçmişini araştırabilirler. Hanımefendi muhtemelen bir sonraki dönem adaylığı için dikkat çekme çabası içinde. Ben bunu kendim düşünerek bulamazdım, okuduğum yorumlarda bundan söz ediliyordu, bana da mantıklı geldi.
Peki eğer bu doğruysa niçin bir sonraki dönem adaylığına oynayan bir milletvekili, şu an içinde bulunduğu, daha doğrusu, kendisinin içinde bulunmasını mümkün kılmış olan bu rejimi, bir reklam arası olarak görür ki? Milletvekilinin yanlış bir dikkat çekme çabasına girdiğini iddia etmiyorum. Aksine, o bence çok doğru bir çıkış yapmış. Eğer varsayımımızda yanılmıyorsak ilgili yerlerin dikkatini de çoktan çekmiştir.
Cumhuriyeti, mevcut iktidarın “ustalık” dönemine kadar, asıl “kutlu yürüyüş”ümüzün küçük bir sapması olarak görmek AKP’nin hakim düşüncesine uygun bir şey. Aslında AKP diye kendimizi kısıtlamamamız lazım. Genel anlamda, Türk milliyetçi muhafazakarlığı için geçerli bir şey bu: Gündelik iktidar kavgaları ve ucuz mağduriyetlerden kurtulup uzun uzun bir şeyler düşünmeye vakit ve imkan bulmaya başladıklarında, akıllarına Osmanlı’dan başka bir şey gelmeyeceğini tahmin etmek hiç zor değil.
Bugün elinden bir şey gelmeyen adamlar sürekli geçmişe referans vermeyi bir marifet sayarlar. Bu romantik bir saçmalık değil büsbütün. Geçmişin güzel yanı onu kafanıza göre idealize edebilmenizdir. Geçmişiniz hakkında yalan atmak bugününüz hakkında yalan atmaktan daha kolaydır. Politikacı denen varlıkların ucuz yoldan rezillik için bu basit gerçeği kullanmaları onların fıtratında olan bir şey. Dünyanın mazlum halklarına adalet ve özgürlük vermiş bir Osmanlı’nın torunu olmak güzel bir şeydir. Bugün o adaleti bizzat vergisini aldığınız, nüfus kağıdı verdiğiniz, birinci dereceden sorumluluğunu taşıdığınız insanlara göstermelik olarak bile veremiyor olmanızı geçmişle ilgili böyle boktan palavralar atarak gözden kaçırabilirsiniz.
İnsanların en kafasız kesimi tarihi iyilerle kötülerin savaşı olarak görüyor. Okulda onlara belletilen iyiler (bu biz oluyoruz) ve onlara sırf kötülük olsun diye kötülük eden kötüler (bu rolü zamana göre dünyanın bizim dışımızdaki tüm milletleri oynayabiliyor) var.
Kafasızların biraz da okul dışında okumuş kesimi (ki memleketin en kalabalık kitlesi zannımca bunlar), yukarıdaki makarnaya, dünya görüşlerine göre bir sos eklemeyi becerebilmiş olanlar. Bunların dindar-milliyetçi-muhafazakar olanları için adalet ve huzur örneği Osmanlı, malum kötüler tarafından ortadan kaldırıldı ve yerine Mustafa Kemal’in kukla iktidarı geldi. Ama bu millet kollektif aklında Osmanlı’nın değerlerini hep yaşattı ve ilk fırsatta buna dönüş olacak. Hanımefendinin sinyal çakma şekli özetle buna vurgu yapıyor. Çünkü şu anda kendisini kötüler tarafından kesintiye uğratılmış o medeniyetin restore edicisi olarak gören bir iktidar var. E o iktidarın nimetlerinden faydalanmak istiyorsanız siz de bu restorasyona inanıyor gibi yapmalısınız.
Ha, böyle ucuz retorikleri gündelik siyasetin argümanı yapmak 90’larda kalmış bir şey diye düşünebilirsiniz. Bence de. Ama şu anki başbakanımızın kafasındaki vizyonla başına getirildiği teşkilatın gündelik eylemleri arasındaki zıtlığa bakınca insan dalıp gidiyor.
Makarna ve soslu makarna örneği dışında kalan insanlar için ise açıklamaya bile gerek olmayan bir şekilde Osmanlı çoktan bitmiştir, hatta resmen ortadan kalkmasından çok zaman önce bitmiştir. Yani o verilen ara bitsin diye didinilen dizi aslında bol ürün yerleştirmeli uzun soluklu bir reklam, bir avanak avından ibarettir. Şimdi arasında olduğumuz reklamda neyin reklamı yapılıyor, buna odaklanılması daha gerçekçi olacaktır.
Aralık 2015’ten bir not:
Bu yazıya konu olan milletvekili hanım, yeni dönemde mv adayı gösterilmedi. Şu anda, mv’liği döneminde kurulmuş şirketleri kapanmış ya da haciz kovuşturması altındaymış. Aracına bile haciz konmuş. İlgimi çeken, “belediyelere çevre düzenlemesi için lale vb. üreten” şirketinde de artık bir faaliyet yokmuş.
Gördünüz mü reklam arasını arkadaşlar???