Yine yılbaşı geliyor.. Yine etrafımızı bir sürü saçma sapan tatava saracak.
Benim bu yeni yıl süslerinden, kutlamalarından, ritüellerinden nefret etmemin sebebi bunların kaynağını başka bir kültürden ya da daha doğrusu dinden alıyor olmaları değil. Lisedeyken ve ondan sonra bir süre daha böyle düşünmüştüm. Sonra düşüncelerim değişti.
Güzel olan şu ki, lisedeki Selim’le oturup birer maden suyu içsek (o zaman da maden suyunu yaz kış içerdim) konu yılbaşı kutlamalarına geldiğinde aramızda bir tartışma olmazdı. Tartışacağımız pek çok konu olurdu, hatta benden korkacağını düşünmeden edemiyorum lisedeki Selim’in. Ama yılbaşı kutlamaları, çam süslemeleri, gereksiz ışıklandırmalar, suni kar, kırmızılar giymiş ak sakallı dede, budalaca reklamlar ve o gece alkol almanın meşru görülmesi konularında yapacağımız yorumlarda hem fikir olurduk.
Liseli Selim’le şimdikinin böyle bir konuda sebepler tamamen farklı bile olsa anlaşabiliyor olmaları aslında ülkemiz için çok büyük bir şansa işaret ediyor: Sonuçta bir açıdan baktığımızda “bir yozlaşma olarak bize dayatılan batı kültürü” ile başka bir açıdan baktığımızda bunların “insanları tüketime motive etmek için uydurulmuş niteliksiz birer alt-kültür saçmalığı” olarak düşünülmesi aynı kapıya çıkıyorsa insanların göstermelik olanla gerçekten işe yarayacak olan arasında doğru tercihi yapmak için birden fazla ipuçları var ve bu iyi bir şey demektir.
Ha, şimdiki Selim ile Liseli Selim arasındaki bu fikir birlikteliği, geçen zaman içinde şimdikinin artık bu “kültürel şirinlikler”le ilgili bir fikre sahip olmasını da sağladı elbette. Sonuçta mantığını sorgulamadan bunu dünyanın bir kültür değeri olarak kabul edip ona eklemlenirsek bu sonuçta bizim çıkarımızadır diye düşünülebiliyor. Ortalama insana bu kadarı yeter zaten.. Ama ortalama insan, işler onun tercihine bırakıldığında her şeyi berbat etmesiyle bilinir.
Gelin bir an için aksini doğru kabul edelim: Tamam, bu bir kültür öğesi olarak bize yabancı bir şey olmasın. Bunu kabul etmekte kötü bir şey olmasın. Küresel bir kültürün parçası olmamızdan ibaret olsun bu… Din ya da yabancı kültür diye işaretlemeyelim. Böylece, işin biz hangi kültüre tabi olacağız kafa karışıklığını pas geçelim. Doğrudan sesi çok çıkana biat edelim. Noel Baba zaten Anadolu kökenliydi, yabancılaşmamız saçma diyelim. Dedemizin dedesi oturma odasına çam ağacı dikermiş gibi davranalım…Kabul.. Ne değişir?
Din (veya öz kültür diyelim) böyledir. Daima ötekileştirir. Kendisi gibi olmayanı dışlar, Toleransı düşüktür. Oysa iddiası hep bunların tam tersidir. “Gerçek din bu değildir. Din kardeşlik, başkalarına müsamahadır. Kültür insanları birbirlerine yakın hissettirir. Onları bir ortak paydada buluşturur, ortak heyecanlar paylaşmayı sağlar…”
Bu zırvaları yeterince dinledim..
Britney Spears’la akran sayılırız. O çıktığında “Amerikan gençliğine örnek olacağım” demişti. Sonra, ben o tür müziklerden epey uzaklaştıktan sonra bir gün bunun sarhoşken bebeğini elinden yere düşürdüğünü okumuştum bir haberde.
Yeni yılı karşılarken ne giymeli, ne takmalı ne sürmeli… diyen bir televizyon reklamı var. Bence bu reklam tüm bönlüğü ile anlatmak istediğim şeyi özetliyor.
Bırakın bankacı züppeler ve AVM esnafı göbek atıp yeni yılı kutlasın. Ha, bir de kaçak içkiciler ve otelci tayfası elbette..Size ne?
İnsanlara yeni yılla ilgili temenniler yaptırmak dilenciye para vermeye benziyor. Onun sizi dolandırdığından emin olsanız bile gönüllü olarak para veriyorsunuz. Çünkü özünüzde bir yerlerde bu hayat için yeterince şey yapmadığınızı ve asla yapamayacağınızı biliyorsunuz. Sizin donanımınızda bir insana yakışan düzeyde katma değer üretiyor ve bunu dürüstçe kazanca çeviriyor olsaydınız ve sizden aldıklarını topluma adaletle dağıtan bir sistemin parçası olsaydınız dilencinin dolandırıcı olduğundan başka bir şey düşünmez, üstüne düşeni yapmış birinden fazlasını isteyen bir yüzsüze davranacağınız gibi ona davranırdınız. Onu kovardınız.
Yeni yıl temennileri de aynı şey. O istediğiniz iyiliklerin hiçbirisini yapacak cesaret ve akla sahip değilsiniz. Aralık sonunda nasıl yaşıyorsanız ocak başında da öyle yaşayacaksınız. Temenniler, yıl dönümleri ve bir şeylerin başını kutlamak tam size göredir işte.. O değişmesini kutladığınız takvim sayıları içinde sürüklenir ölümünüze gidersiniz sadece….
Her gelen yıl daha fazla aptallık, budalalık ve can sıkıcı basitlikle geliyor epey bir zamandır. Neden televizyondaki pek çok reklamın müziği eskilerden uyarlama hiç düşünüyor musunuz?
Ben sizin yerinize düşündüm: Çünkü bu günlerde yapılan müziklerin hemen hiçbiri kendi bağlamı dışında çalındığında orijinalini hatırlatacak bir melodiye bile sahip değil de ondan!
Neden bir 90’lar hatta 2000’ler nostaljisi esiyor biliyor musunuz? Oysa daha 10 yıl önceydi.. Ne nostaljisi diye sormuyor musunuz?
Bu günlere dair akılda kalacak en belirgin ikon akıllı telefon app’leri. Bir internet tarayıcısı ile bir web sitesine girip eğer varsa ilgili bölümün linkine tıklayamayacak kadar problemli kullanıcılar için app’ler..
Ve bu gelenleri kutlayalım öyle mi? Birincisi hiçbir şeyin geldiği yok, sadece bir aydan diğerine geçiliyor, ikincisi bu gelenleri kutlayacak kadar salak olanlar zaten bizimle değiller, böyle şeylere kafa yormak yerine bir bebeğin beşiğine takılan ses çıkaran zımbırtılara bakar gibi bu plastik süslere bakmaları bence yeterli.