2014 yapımı “fantastik sinema” örneği. Fantastik sinema kavramı ile, bilim kurgu’nun biraz daha “hayali” olanını kastediyorum.
İş, fantastik bir varsayımla başladığı için filmin hikayesini eleştirmenin çok anlamı yok. Bir insan beyninin tamamını kullanabilse ne olurdu sorusu ilginç. Filmin buna verdiği yanıtı da merak ediyorsunuz doğrusu. Beyninin %100’ünü kullanan insanın Scarlett Johansson olması da bence tamamen uygun.
Yönetmen Luc Besson olunca filmde en az bir araba aksiyon sahnesi de olacak tabi. Orta sınıf bir aile arabası olarak Türkiye’de bile pek tercih edilmeyen bir Peugeot modeli ile şehir trafiğinde yapılanlar beyninin %100’ünü kullanan bir insandan bile daha fantastik olmuş diyebiliriz.
Filmin epey bir kısmında Morgan Freeman tüm karizmasıyla ders anlatırken gözüküyor. Ama hikayeye monte edilmiş gibi bir hali var. Tüm cevapları bilen/bulabilecek biriyle karşılaştığındaki tavrı ise en azından benim tanıdığım bilim insanlarının muhtemelen yapacaklarından çok uzak. İnsanda bu rolü para için kabul etmiş gibi bir izlenim uyandırıyor.
Hikayeye bir zaman darboğazı koymak için Kore mafyasının Paris’in ortasında bir üniversite kampusunu roketatar ve ağır silahlarla basması ve daha yarım saat önce 7-8 mafya elemanını madara etmiş olan Lucy’nin buna hiçbir çözüm üretememesi üzerinde yeterince düşünülmemiş bir çözüm olmuş bence. Bunu makul göstermek hikayenin fantastikliği ile bile mümkün değil.
Biz büyüdük, aklımız ermeye başladı bazı şeylere ama Luc Besson’da Taxi’den beri pek ilerleme olmamış…