Bu sabah motordan indim. İş yerine doğru yürümeye başladım. Bir çöp konteynerinin yanına bırakılmış kartonları görünce artık biz de iş yerinde kağıt çöpleri ayıralım diye düşünmeye başladım. Ama kağıt, karton ve yağlı kağıtları birbirinden ayırmamız gerekir miydi? Bunları düşündüğüm sırada yerde biçimini hiç kaybetmemiş halde duran boş bir sigara kutusu gördüm. Mesela şimdi bu hangi kategoriye giriyordu? Böylece yürürken yerde iki tane daha sigara kutusu gördüm. Sonra bir tane daha… Daha 40-50 adım gitmeden, bizim şirketin çöp ayrıştırma sorununu bir kenara bırakıp yerdeki sigara kutularını saymaya başladım. Hayretler içerisindeydim.
Birkaç yüz metre ötedeki iş yerime geldiğimde 18 adet sigara kutusu saymıştım. İskeleden çıkarken biri bana bu sayıyı söylese onunla düşünmeden sayının daha az olacağına dair iddiaya girerdim. Oysa her gün o yolu yürüyorum. Ama sigara kutularına hiç dikkat etmemişim.
Bu memlekette sigara çöplerine şaşırmak biraz budalaca, farkındayım. Benim ilgimi çeken, bir şeye dürüstçe odaklandığında gündelik gerçekliğin ötesinde şeyler de görebilme potansiyeli..Bu şekilde dikkatimizi çekmediği için atladığımız daha ne ilginçlikler var acaba hayatta? Belki de biri bir şey anlatırken, biz bir yazıyı okurken, aslında adamın anlatmak istediği şeyi ne kadar anlayabiliyoruz, bundan emin miyiz? Kendi gözlemlerimiz, kafamızdaki güvenilir istatistikler ve değer yargılarımız, önümüzdeki bir şeye bakışımızı ve onu yorumlayışımızı ne kadar etkiliyor?
Gerçekten de, bakmayı bilmek diye bir şey var galiba…