Tutmak…

Önceden, körü körüne bir şeyi desteklemeye “takım tutar gibi tutmak” der, bu davranışı haklı olarak küçümserdik.

Türkçe’nin güzelliği.. Savunmak, desteklemek değil, tutmak demişiz.

Tutuculuk gibi yani. Tutukluk yapmak gibi. Tutulmak gibi.. Bunları olumlu anlamlarla kullanmıyoruz. Çünkü tutup bırakamamak, tutulup kalmak akıllıca bir esnekliği değil budalaca bir bağnazlığı çağrıştırıyor daha çok.

Son birkaç senedir futbolla ilgileniyor değilim. Beşiktaş’ın kadrosunu bile sayamam.  Zaten artık, gündemde bir spor dalı olarak yer işgal etmiyor futbol.

Futbol artık daha kriminal bir şey. Bu sene şampiyon olan kulübün başkanı hapse girecek. Söylediği tek şey Fenerbahçe şike yapmaz, ben masumum. İtirazları reddedilmiş, mahkeme cezasını onamış. Ama o büyük bir atarla aynı şeyi söylemeye devam ediyor.

Futbolun bizim saçma dünyamızdaki anlamı böyle: Kaybetmek yok! Kötü oynamak, gücü yetmemek, iyi organize olamamak yok. Hakkı yenmek var, satılmış hakem var, şike var, şerefsizler var. Rakip yok, düşman var.

Zaten arada Avrupa Kupası maçları izledikten sonra bizimkilerin oynadıkları şeyin pek bir boka benzemediğini kolayca görebiliyorsun ve peki bu kadar tantana bu alt düzey oyun için niye çıkıyor diye kendi kendine soruyorsun.

Biz böyleyiz..

Önceden şampiyonluk kutlaması yapılırken en çok sözlü sataşma olur, insanlar birbirlerinin kafasını ütüler, sokaklarda dünyanın en pahalı benzinini harcayan arabalar konvoy yapardı, sonra olay biterdi. Şimdi dükkanlar yağmalanıyor, kasalar soyuluyor, polis araçları yakılıyor, insanlar ölüyor.

Amerikan Basketbol Ligi’nde bir takımın yöneticisi telefonda bir arkadaşına “siyah arkadaşlarını maçlara getirme” dedi diye milyonlarca dolar para ve ömür boyu spordan men cezası alıyor. Türkiye ise bir yöneticiyi nasıl hapse atmayacağını bulmak için resmen kıvranıyor.

Adam gittiği her müsabakada olay çıkarıyor, hanımların müsabakalarında bile ortalığı karıştırıyor. Federasyon yöneticilerine, (üstelik biri hanım imiş) saldırıyor, sürekli küfür ediyor, rakip takımın yöneticisine “Bana mı bakıyorsun sen, bekle oraya geliyorum” gibi çok kutsal bir gerekçeyle saldırmaya kalkışıyor ve en tuhafı bunlar artık kanıksanmış.

Bu mafyatik, argo konuşmalı, bol küfürlü, kaba saba, konuşmayı bile beceremeyen ama parası olduğu için saygı gören yönetici profili futbolun zirvesinde bir yönetimi işgal ediyor. Kendisine “taraftar” diyen milyonlar da biz Türklerde olan ve anlamakta zorlandığım bir güce tapma içgüdüsüyle buna derin bir hayranlık besliyor.

Kaybetmek yok, kendinde hata aramak yok, rakibinin elini sıkmak yok, kendisi gibi düşünmeyene yaşam hakkı yok, empati, yapabilme kabiliyeti olarak yok. Herkes tuttuğunu okşamaya, onu ölümüne savunmaya, gözünü kapatıp kulağını tıkayıp aptal aptal bağırmaya devam ediyor.  Futbolda da böyle siyasette de. Adam kendisini seçimi kazanmış, onca çılgın ittifaka ve zorlama çabaya rağmen %45’ten çok oy almış rakibini ise mağlup ilan edebiliyor. Kimse de buna şaşırmıyor. Çünkü bu “tarz” bizim kültürümüze uyuyor…

Tutmak…” üzerine bir düşünce

  1. selimpehlivan Yazıyı Yazan

    Bu akşam elemanlar şampiyonluklarını ilan ettiler. Ve evet. Başkanları, müsabakadan men cezası olduğu halde tribündeydi. Amerika’da ömür boyu men cezası almış adam bunu yapsa polis onu yaka paça alır götürürdü sanırım. Amerika dünyaya nizam veriyor, bizde ise devletin bile paraleli var. Sonuç ortada..

    Cevapla

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.