Kim kime direniyor?

“1913’te pozitivist, doğal seleksiyoncu, yani bildiğiniz faşist İttihatçıların yaptığı Bab-ı Ali darbesi ile zehirli bir parantez açılmıştı. Halk ?çevre- bu parantezi her kapatmaya yeltendiğinde, vesayet, o günün ittifaklarıyla buna hep engel oldu tarih boyu.

Bu tesbiti benden önce yapan oldu mu bilemiyorum, ancak, 1924 Anayasası da bir darbe ürünüdür. 1921’deki çoğulcu anayasasını kadük ederek, seçkinci elit kurgusu ile cumhuriyetin temeli baştan yanlış atıldı. Bir yüzyıl boyunca ‘çevre’ o bedeli değişik ve sayısız vesilelerle ödedi.

Bu anlamda, Menderes-Özal ve Erdoğan çizgisi çevrenin siyasi mücadelesini ima eder ve süreklilik gösterir. Çevrede kalan halkın ekserisi her zaman bu çizgiyi desteklemiştir. Halk yaşamla iç içedir. Belanın da, faydanın da nereden geleceğini adeta koklayarak hisseder. Çünkü esas bedeli o ödeyecektir.

Menderes asıldı. Ecevit, Karaoğlan döneminde kontrgerillayı gördü ve geri adım attı. Özal ya cinayet, ya da yıpratılmak suretiyle tasfiye edildi. Erbakan ülke tarihindeki en pespaye darbe olan 28 Şubat’la devrildi. Kudretli paşaları yormak istemeyen beyaz medya, beyaz sermaye, üniversiteler, yargı vesayeti, sendikalar, odalar, STK’lar ve asıl belamız olan vesayetçi bürokrasi, Kürt sorununu çözmek isteyen Rahmetli Erbakan’ı Demirel’in maestroluğunda alaşağı etti. Zeminde ise ekonomik rant paylaşımı vardı.

Ama Erdoğan direniyor.

Kimse martaval okumasın. Gezi’deki gençleri sevdik, çevre duyarlılığına hak verdik, yönetim krizini, ölümleri eleştirdik. Volume I ile bir derdimiz yok. Ama volume II’de, Gezi’nin arkasına gizlenen siyaset-algı mühendisliği, öyle böyle bir kriz değildi. Tüm güç konsantre edilerek bir noktaya biriktirildi ve tek hedefe, Erdoğan’a ateşlendi. Amaç Erdoğan’ı partisinde etkisizleştirmek, ülkeyi yönetilemez hale getirmek ve post-Erdoğan dönemini de facto başlatmaktı.”

Bugünün “diren”işçilerinin hiç de mağdur bir görüntüsü yok. Kullandıkları dile, şiddete meyilliliklerine ve dışlayıcı üsluplarına baktığınızda bu elemanların bir diktatöre karşı isyan eden özgürlükçüler olmadıklarını görmemeniz olanaksız. Peki ne oluyor onlara zaman? Cevap basit. Eski düzen değişime bu arkadaşlarımızı kullanarak tepki veriyor. Örnekleri geçmişte bolca mevcuttur. Şimdi sokakta serseriler tarafından dövülüp öldürülen direniş şehitleri var. Geçmişte de bir tanktan diğerine atlarken ayağı kayınca düşüp ezilen şehitler vardı. Kalabalıklar sokağa döküldüklerinde onları öldüren ideoloji değil, başka bir şey…

Markar Esayan gerçekten güzel bir yazıyla kimin kime direndiğini özetlemiş. Bize de vay be deyip işimize geri dönmek kalıyor…

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.