İnsanlar niye böyleler?
Niçin iyiye iyi kötüye kötü diyemiyorlar?
Niçin eylemleri faillerinden bağımsız yargılayamıyorlar?
Niye bu kadar çok “ama” var değerlendirmelerin önünde?
Düşünsenize.. Muhammed El Baradei diye bir adam var..
Amerika’da üniversite okumuş… Birleşmiş Milletler’de görev almış.. Nobel barış ödülü almış… Ülkesindeki halk devriminde önemli bir figür olmuş, bol bol demokrasi demiş, giden diktatöre karşı şeytan gibi gösterilmeye çalışılan şimdiki iktidarı desteklemiş.
Ve 2,5 sene sonra ordu seçilmiş iktidara karşı bir darbe yapmış… Muhtemelen uluslararası camiada bir meşruiyet algısı yaratmak için de tanınmış bir isim olarak ona başbakanlık teklif etmiş..
Ve Baradei kabul etmiş…
Hikaye çok tanıdık… Oy vermediğimiz, sokakta kendisine küfür edildiğinde zevk duyduğumuz bir başbakan iki çeteci asker tarafından alaşağı edilse bizim de aramızdan sevinç çığlıkları atanlar çıkacak…
Bu kadar demokrasiden bahseden bir adam “ben seçimle kazanılmamış bir başbakanlığın meşruiyetine inanmam” deyiverse, diyebilse neler olur bir düşünün? Ama o olamaz işte… Bizim benzer örneklerimiz daha da zavallıca. Nihat Erim diye bir kukla başbakanın seneler sonra kendisine bir söyleşide “neden kabul ettiniz” sorusuna “size bir görev verildiğinde yapmak zorundasınız” dediğini daha önce bu blogda yazmıştım.
Sokakta, uygulamalarını beğenmediği bir yönetime direnen ama kendisinden görmediği başka gruplara şiddet uygulandığında bunu meşru gören ahlaksızlığın devlet yönetimine kadar sürünerek çıkabilmiş bir versiyonu bu.. Hala sokaklarda atıp tutan kalabalıktan daha farklı bir moral kökenden gelmiyor “kendisine görev verildiğinde” yapmak zorunda olduğunu söyleyen tuhaf adam!
Sırf desteklemediğimiz birini hedef aldı diye kanunsuzlukla geleni alkışlayıp yüreklendirdiğimizde, o zorbalığın bir gün muhakkak bize de döneceğine akıl erdiremiyor oluşumuz aptallığımızla açıklanır, ahlak eksikliğimizle değil!
Başka ülkedeki bir darbeyi bile sırf bizim örneğimize benziyor diye destekleyen insanların zavallılığını bir düşünün. Beni sinir eden ahlaksızlık değil aptallık! İnsanların çıkarları için doğru olmayan şeyler yapmalarını anlayabilirim. Ama kendi çıkarlarına bile olmayan bir şeyi yapmalarını anlayamıyorum.
Darbeyi yapanlar hukuksuz şiddetlerini eninde sonunda darbeyi alkışlayanlara da doğrulturlar… Bizim darbeler tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. “Biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda” diyen “büyük” politikacılarımız var bizim.
İşin komik yanı, Türkiye’de bu yüzden darbeler iyi ve kötü diye ayrılıyorlar. Elbette darbeler her zaman kötü. Ama mantık olarak başlangıçta belli bir kesimi hedef alarak yapılıyorlar ve diğer kamptakilerin gözünde o zaman bu ebediyen iyi bir darbe oluveriyor. Sonrasında diğer kamptakiler de hedef alınanlar kadar mağdur edilseler bile… 🙂
Zaten bu yüzden 60 darbesi yapıldığı sırada Amerikan Büyükelçisi olan adam anılarında gördüklerinin akıl almaz şeyler olduğunu yazıyor..
Ve size son yargımı söyleyeyim. Ahlaki düzeyi ve zeka gelişmişliği bu kadar olan bir toplumda sokağa çıkıp hak aramak aptallıkların en büyüğüdür bence!!
Düşünün bunu biraz bakalım…