İngiltere’de hapishanelerde dağıtılan yemeklerde “helal” sertifikalı yiyecekleri seçme şansınız var. Eğer Müslümansanız, domuz eti yememe hakkınız vardır, suç işleyip hapse girmiş olsanız bile bu hakkınız mahfuzdur ve İngiltere hükumeti size inancınıza uygun yiyecekler vermek zorundadır.
Ama “helal” sertifikalı gıda üreten firmaların yiyeceklerinde domuz etine rastlanmış. Şimdi aynı İngiltere hükumeti bu olayı soruşturuyor.
İngilizlerin bir Müslüman mahkumun inancına gösterdiği saygıyı bir Müslüman kendi dindaşına göstermiyor. (*)
Bizler de oturmuş, inanç mı medeniyet mi diye tartışıyoruz. Bu olay benim yazacağım bin tane yazıdan daha iyi özetliyor vaziyeti…
Bugün, bu işlere hiç kafa yoracak hali olmayan biri bile Filistin sorununun böyle çözümsüz olmasının ve İsrail’in zorbalıklarının bitmemesinin en büyük sebebinin Filistinli örgütlerin iç iktidar mücadelesinden kaynaklandığını bilir.
Bugün, Suriye isyanda kimin kimi öldürdüğünün belli olmamasının, bir mağdurluk hikayesinden kolayca bir zulüm hikayesinin çıkıverecek gibi durmasının, Mali’de akan kanın, Afganistan’da kurulamayan düzenin ve Mısır’da bir türlü durulmayan olayların sebeplerinin “dini motivasyonlu hareketler” yüzünden olduğunu, bu hareketlerin kendi içlerindeki kanunsuzluk ve tutarsızlıklardan kaynaklandığını biraz gözlem yapmış herkes kolayca görür.
İsrail Araplar, Müslüman Kardeşler, Hamas ya da El Fetih karşısında her zaman daha sempatik taraftır. Bunu lobicilikle, sermayeyle masonlukla falan açıklamak benim için lise yıllarında kalmış masalsı muhabbetlerden öte değil artık.
Dünyada gerçekten medeniyet diye bir şey var ve bu bireyin insanca yaşamasını ve ironik bir biçimde inancına da saygı gösterilmesini garantiye alan inançsız bir mekanizma…
İnancı için savaşan zalimlere sempati duymanın “iyi ki Kuzey Kore ve Küba var şu dünyada” demekten pek farkı yok maalesef. Ve iki örneğin de ortak noktası inançlarını/ideolojilerini insanlığın ve medeniyetin üzerine koymaları.
Vadedilen cenneti bilemiyoruz, görüp de gelen yok ama gözümüzün önündeki bu dünyayı cehenneme çevirdikleri ve öyle kalması için uğraştıkları bir gerçektir.
Önemli olan hangi tanrıya inandığınız ya da hangi ten renginde olduğunuz değil, bu medeniyet denen kuralların içinde mi dışında mı olduğunuz..
Yoksa elin protestanı size hapishanede inancınızın gereği olan şeyleri yedirmek için uğraşırken sizinle aynı inancı paylaşanlar domuz etini dayar böyle işte…
(*) Helal sertifikasını vermek için üreticiler imamlar tarafından denetleniyorlar ve bu iş çok ciddi ciroları olan bir pazar.