Takvim değişir…

Bir çokları için değişmek o kadar zor, hatta imkansızdır ki kendileri dışında değişen bir şeylere, örneğin takvimdeki bir haneye, belki de bu yüzden böylesine heyecanla anlamlar yüklüyorlar.

Yarının daha iyi olabileceğine dair beslediğimiz umut kaynağını kendi planlarımızdan, gücümüzden ve eylemlerimizden almalıdır. Bu, takvimdeki sayıların değişmesine bağlanmamalıdır.

Ama insanların on tabanlı sayı sistemine saplantı derecesinde bir bağlılığı var. Koskoca devletler bile bir şeyin ilanının yüzüncü yıl dönümünü büyük hedeflerine ulaşma zamanı olarak ilan edebiliyorlar.

2000 senesine girişimizi hatırlıyorum. Ne tantanalar olmuştu. Pek çok kişinin neyin üstünden 2 bin sene geçtiğini bildiklerini bile sanmıyordum. Daha da komik olan Milaaaeeenyum dedikleri yeni bin yıla girişin aslında bir sene sonra olacak olmasıydı sanırım.

Hayatındaki çok basit kötü huyları değiştirmekten bile aciz zavallı insanların geçen seferki kutlamalarının üstünden 365 gün geçtiği için yine kutlama yapıp bir sonraki kutlamaya kadar herşeyin daha iyi olmasını temenni etmelerini insan aptallığının güzel bir örneği olarak görüyorum.

Bir sene daha yaşlandığınız gün bugün değil…

Yeni bir şeylere başladığınız gün de bugün değil..

Bugün sadece 1 Ocak…

Bizimkiler takvim reformu yaptıklarında uydurdukları saçma isimli aylardan birinin birinci günü sadece (Aralık’ın hikayesi daha dramatik ve net bir biçimde bu reform yapmak için hemen hemen hiç zeka gerekmediğinin tarihi bir ispatıdır)..

İnsanlar sayıların değişmesine bu kadar meraklılar ama sayıların kendisine değil..

Takvime bu kadar meraklılar ama tarihin kendisine değil…

Değişimi bu kadar umutsuz yerlerde arıyorlar ama dünyayı onlara verildiği şekilde kabullenmişler. Farklı davranan herkesten sokak köpeğinin taştan korkması gibi korkuyorlar..

Adamlar boşuna değişimin gücünü çelişkiden alması gerektiğini düşünmemişler, değil mi?

İnsanların eğlenmelerinin, temennilerde bulunmalarının nesi kötü, değil mi? Ama hayır, ortada çoktan bir norm olarak dayatılmış düpedüz bir zavallılık var: Tutucu ailelerin kızlarının yakın bir akrabalarının düğününde bir günlüğüne popüler ve seksi olma şansına kavuşmaları gibi, 31 Aralık gecesi bir gecelik bir içki/eğlence/değişim ümidi yaşamak çok zavallıca… İnsanların zavallıca şeylere inanmaya hakları olduğu kadar böyle düşünmemeye iki kere hakları olmalı..

Nasıl olsa 1 Ocak sabahı hiçbir şeyin değişmediğini ve hiçbir boş temenninin gerçekleşmediğini ispatlarcasına gülümseyecek her zaman olduğu gibi…

Mutlu seneler….

Takvim değişir…” üzerine 3 düşünce

  1. ÇELEBİ KAPTAN

    Değerli Selim bey ;
    Rakamların insanlar üzerinde etkilerine inanmak inanmamak kişinin ilmine kalmış ki Yüce Rabbim kainatı bir matematik düzeniyle yaratmış.
    Ancak sizinde bahsettiğiniz üzere bazı batıl tavırlarla insanlığı oyalamak ve insanların da bu oyalamalara itibar etmesi hoş değil . Ancak ne olursa olsun sizin görüşünüzde olmayan birisine hakaret etmek yine İslam ilminde kabul gören bir hal değil . Hakaret etmenizi hoş karşılamıyor hatta o insanları anlamak için neden böyle yaptıklarını sorgulayabilmek için onları uzaktan izlemenizi öneriyorum . Bu şekilde davranarak ne kadar doğru olsa bile fikir ve görüşlerinizin doğruluğunu karşınızdaki kişiye aktaramazsınız aksine daha da uzaklaşmasına sebep olursunuz . Fakat birisine ilmi huzuru hakikati öğretmek önce öğrenmekten ve uygulamaktan geçer kanısındayım . Daha bir kaç gün önce http://isradogan.wordpress.com/ sitesinde okuduğumu hatırladığım bir yazıda Mevlana hazretleri kapısına gelen sarhoş bir misafirin dergahında misafirliği esnasında ikram olarak şarap istemesi üzerine Mevlana hazretlerininin misafirini kırmayıp şarap almak için utana sıkıla çarşıya gidip meyhaneciden bir testi şarap almasını ve o testinin çarşının ortasında kırılarak içindeki şarabın da gül suyuna dönüşmesi sonucu hakikati gören sarhoş misafirin İmana gelerek tevbe etmesini Yine Mevlana hazretlerinin hoş görüsü sağlamamışmıdır. Buradan hareketle sizden ricam yazınızı tekrar bir gözden geçirmeniz ve insanları günahlarıyla sevaplarıyla yaradandan ötürü sevip kendimizle birlikte hakikate davet etmenizi sağlamanızdır .
    Şimdiden teşekkür ederek
    Sağlık sıhhat ve afiyet diliyorum

    Cevapla
    1. selimpehlivan Yazıyı Yazan

      Selamlar Çelebi Kaptan;
      Sayılara özel anlamlar yüklemek veya onları problemleri modellemede ve çözmede kullanmak kişinin kendi ilmine kalmış. Farklı düşünmüyoruz bu konuda sizinle…

      Değerli yorumunuzda beni üzen, birilerine hakaret ettiğimi düşünmeniz. Yazımda, sene-i devriye kutlamalarının (ki en meşhuru yeni yıldır) anlamsızlığından söz ettim. Sayıların ve takvimin birer enstruman olduklarını, tek başlarına bir anlamları olmadığını, onlara matematiğin ve tarihin anlam yüklediğini anlattım. Değişimin takvimden beklenmesinin zavallıca olduğu konusunda kullandığım dil bence fazla kibar bile sayılır. Yeni bin yıl -millenium- sözünü ağzından düşürmeyip, bunun aslında 2001’de başlayacağını hesap edemeyenlerden ya da ay ismi uydurup arada bir tanesine isim bulamayınca ona Aralık ismi takanlardan bahsederken yeterli olandan çok daha kibar bir dil kullandığımı düşünüyorum.

      Beni okurken dikkat etmeniz gereken bir şeyi belirtmek isterim: İnanç kutsaldır. Ancak ona inanan kişi için kutsaldır. İnanç sahibinin bunu unutmaması gerekir. Herkes istediği “şey”e inanmakta serbesttir. Bunun ötesinde herkes inandığı şeye saygı beklemek konusunda da tamamen haklıdır. Ancak insan inandığı “şey” in tek gerçeklik olduğu saplantısına kapılırsa, inandığı şeyle başkalarını yargılamaya başlarsa o zaman başkalarından inancını eleştiren sözler duymaya da hazırlıklı/toleranslı olması gerekir. “İnanç” la “fikir” arasındaki fark budur. Fikir başka birini yargılamada kullanılabilir. Öte yandan objektif olarak da tartışılabilir. Ama inancın elle tutulur bir yanı yoktur. O yüzden kendinizinkiyle başkasını yargılarsanız sonuçta kendinizi inancınızı çaresizce savunmaya çalışırken bulursunuz. Ve bu bir işe yaramayacaktır. Şu meşhur peygambere hakaret filmini, karikatür olayını bir de bu gözle düşünün lütfen…

      Umarım hep birlikte birbirimizi kırmadan yazarak, yazdıklarımızı keyif alarak okuyarak, birbirimizden yeni şeyler öğrenerek güzel bir 2013 geçiririz…

      Yorumlarınız için çok teşekkürler…

      Cevapla
      1. ÇELEBİ KAPTAN

        Ben de tam bunu söylüyordum ki inanç kişinin kendisine aittir kişi sorumludur . Bu sebeple sizin yukarıdaki yazınızda bahsettiğiniz gibi aptal kelimesini ben insanlara yakıştıramıyorum ancak şunu da söylemek gerekir ki 12 ay mevcuttur ismi önemli değildir aralık olmuş kasım olmuş ocak olmuş önemli olan yüce kuranda bahsettiği gibidir.Benim biraz astronomi ,biraz sosyoloji, biraz tasavvuf biraz matematik biraz kimya biraz felsefe gibi meraklarım olduğundan yazdığınız yazıya yapıcı eleştirel bakmayı dostça uygun gördüm ayrıca amacım sizi kırmak değil ki farkında olmadan böyle bir şey yaptıysam özür dilerim. Tekrarlamak istiyorum Bizim yok saydığımız kainatta olmadığı anlamına gelmez bu sebeple biraz daha geniş ve ılımlı olmaktı size tavsiyem.
        sevgilerimle .

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.