“Dileriz ki ülkemiz 28 Şubat’la girdiği yeni dönemde bir çözüme ulaşsın; geçmişin faili meçhul cinayetlerini aydınlatarak hukuk devletine doğru yürüdüğümüzü iç ve dış dünyadaki kamuoyu karşısında kanıtlasın!..”
24 Ocak 2000 tarihli Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet imzalı başyazısı..
28 Şubat’ı yapmak için yapılan cinayetlerin 28 Şubatçılar tarafından aydınlığa kavuşturulmasını beklemek…
Sonra bu rezil işleri planlayanlar yavaş yavaş ifşa olmaya başlayınca onların yılmaz savunucuları kesilmek…
Hmmmmmmm…
Durun biraz düşüneyim….
Bu gazeteyi kendini “aydın” diye tanımlamaktan hoşlanan bir kesim okuyordu, değil mi? Üniversite yıllarıma dönüyor ve yeni çıkmaya başlamış sakallarını çirkin biçimlerde bırakmış ciddi suratlı arkadaşların koltuklarının altında bu gazeteyi taşıdıklarını hatırlıyorum..
Hmmmmm…
Bu memleketin meselelerine kafa yormayı tercih etmiş kesimin olayı budur demek…
Şark usulü solculuğu tanımlayacak bir kelime arıyorum. Bende, işportadan alınıp daha eve varmadan aldığına pişman olunan bayağı bir şey hissi uyandırıyor. Boktan mı desem?
Hayatımız gerçekten de bir film ama IMDB’de 6 bile alamayacak siktirikten bir film! Ve bu filmi çirkinleştirenler onun senaryosuna müdahale etmeye en hevesli olanlar!
Geri bildirim: Peki ya yerli dizi olarak? « Selim's space