Evinize elektrikli şofben alınca size “çevreyi temiz tuttuğunuz için teşekkür ederiz” diyerek geri ödeme yapan Kanada, üniversite öğrencilerinden harç alıyor. Hatta, harçlara zam yaptıkları için ciddi sokak olayları da çıkmıştı.
Bir dolaylı vergi cenneti ve yatırım fakiri ülke olarak Türkiye’nin üniversite harçlarını kaldırmasını nasıl buluyorsunuz?
Akıl dışı bir tutum. Tek kelimeyle mantıksız! Üniversitelerin paralı olmaları gerekir. Yüksek öğrenim maliyetli bir iştir (kaliteli olanı) ve bu, devletin vatandaşlarına vermek zorunda olduğu bir hizmet değildir.
Devlet enerjisini ilköğretimin kalitesine harcamalı, mesleki eğitim öncesini herkes için eşit ve kaliteli yapmaya çalışmalı. Bir yerlerde okumuştum. 6 yaşında çocuğun eğitimine fazladan harcanan her 1 Lira, ileriki dönemlerde o çocuk için harcanacak söz gelimi 50 Lira’dan daha verimli oluyor.
Birilerinin hoşuna gitmeyen bir şeyler söylediğinizde size de hiç “yazıklar olsun sana, bu devlet seni okutmuş bu noktaya getirmiş” diye başlayan şeyler söyleyenler oldu mu? Bana birkaç kez oldu. Bunu, insanların eğitimi fetişleştirmeleri olarak gördüm ve dalgamı geçtim. Çünkü
1) Siz bilgiyi talep etmez, ihtiyacınız olanları belirleyip onları öğrenmek için çabalamazsanız devlet dünyaları da harcasa sizi işe yarar biri yapamaz. Bir işi yapmayı becerebiliyorsanız bu öncelikle sizin eserinizdir.
2) Bir meslek sahibi olup mesleğinizi icra etmeye başladığınızda size karşılığında para verirler. Parayı beğenmezseniz başka iş bakarsınız, hatta kendi işinizi kurarsınız. Tüm bu faaliyetleriniz sırasında da devlet bir vergi dairesi ve hatta bir vergi müfettişi olarak hep yanınızdadır. Yani bu en başından itibaren bir “alışveriştir” bir lütuf değil.
3) Yüksek öğrenimin amacı her zaman öğrenciyi meslek sahibi yapmak demek olmayabilir. Bazen sadece bir formasyon vermek, akademik faaliyet yapmak da amaç olabilir. Bunları tercih eden insanlar da bunu bilerek tercih etmiş sayılırlar ve hayatlarını devam ettirmeleri için bir planları olmalıdır.
Sorgulayıcı ve isyankar olmak iyi ve gereklidir. Hele bu eylemlerin nesnesi devlet ise bu daha da iyidir. Ama “devlet bizi okutsun” diye, “devlet bize iş bulsun” diye, “devlet maaşımıza zam yapsın” diye bağrışmak o devleti sorgulamak değil, o düzenin bir parçası olmak için ondan merhamet beklemek demek oluyor.
Milyonlarcasının üniversiteyi bitirdikten sonra bir devlet işine kapağı atabilmek için KPSS diye bir sınava girdiği bir gençliğin “beleş” üniversite talebi kendi içinde tutarlı olsa da evrensel kriterlerle bakınca sadece aptalca duruyor.
Bu arada, ikinci öğretimler de beleş olsun diye bağıran arkadaşlara artık bu yazının formatı dahilinde düşülebilecek bir notum yok. Türkiye’nin iyi bir insan kaynağı olduğunu iddia edemeyiz.Eh, ekonomik gücümüzün de çok olduğu söylenemez. En azından ABD kadar büyük bir ekonomimiz ve Kanada kadar yüksek yaşam standartlarımız yok. Öyleyse bu ülkelerin bile yapmadıkları bir şeyi bu vasat insan kaynağının “eşitliği” adına tüketemeyiz.
Girişimcilikte, sağlıkta, adalette ve devletle olan tüm ilişkilerde “eşitliği” sağlamadan yüksek öğrenimde eşitliği sağlamaya çalışmak akla 50 dolara fahişelik yapan Rus doktorlarını getiriyor. Lütfen, “eşitlik” ve “bedava” kavramlarını bu kadar kutsallaştırmayın. İnternetin “bedava” anlamına gelmediğini anlamanız gerektiği gibi devletin de “bedava” olmadığını öğrenmeniz gerek gençler. Hayatta başarılı olmak bedavaya içinden çıkabileceğiniz bir iş değil. Muhtaç olduğunuz kudret artık nerenizdedir onu ben bilemem…