Diyelim ki statükocu Türkler ile daha fazla özgürlük isteyen Kürtler arasında PKK-ordu savaşı yapılıyor. Sırf, kendisinden daha güçlü bir kuvvetle savaşıyor olmak PKK’yı haklı ya da sempatik yapar mı?
Eğer PKK bu savaşı kazanırsa bu Türkler için düşünüldüğü kadar kötü bir şey olmaz. Ama Kürtlerin, onlar adına isyan etmiş diktatörlerinin buyruğunda ne hale geleceklerini yöntem olarak benimsedikleri vahşete bakarak tahmin edebilirsiniz.
Ahmet Altan, PKK’nın bir terör örgütü değil küçük bir orduya benzediğini söylüyor. Bunu da örgütün arkasındaki desteğe bağlıyor ve bu desteğin suçlusunun Türkler olduğunu söylüyor. Yani, PKK’yı destekleyen Kürtler aslında bunu mecbur olduklarından yapıyorlar.
PKK’nın bir terör örgütünden çok küçük bir orduya benziyor olmasında elbette onun arkasındaki sağlam toplumsal desteğin etkisi var. Ama bence bunu sağlayan asıl etken bölgenin arazi yapısıdır. Her şeyi sosyolojik önermelerle açıklamaya çalışmak böyle basit şeyler söylemekten daha havalı elbete ama bana Jared Diamond haklıymış gibi geliyor. 🙂 Arkasında nasıl bir toplumsal destek olursa olsun ordumuz şimdiye dek PKK’nın işini birkaç kez bitirmiş olurdu. Sonra sorun çözülür müydü, ortalık sükunete kavuşur muydu ayrı bir tartışma ama PKK asla şimdi savunulduğu gibi (ki ona da katılmıyorum) minik bir ordu olamazdı. Zor bir arazide, küçük gruplar halinde gezen adamları yakalamanın zorluğu da sadece bizim ordumuzun üstesinden gelemediği bir şey de değil üstelik.
Diyelim ki PKK’nın itici gücü Türklerin Kürtleri eşit vatandaş olarak görmemesi, haklar konusunda zalimce davranması. Eğer iddia edildiği gibi, bir halk buna karşılık kendisine isyancı diyen kural ve ilke tanımaz bir terör örgütünü kurtarıcı olarak görüyorsa, bir örgütten çok bir kabileye benzeyen ve şiddetinin ne zaman kime yöneleceği belli olmayan bu organizasyonun kurtarıcılığını ve kurtarmayı başarırsa yapacaklarını kabul edebiliyorsa bunun irrasyonel ve biraz psikopatça bir tercih olduğunu kabul etmek gerekir, Türklerin politikalarını suçlamadan önce!
Peki PKK daha “iyi” bir örgüt olamaz mı? 30 yıllık silahlı bir illegalitenin, varolabilmek için seçilen pek de iyi olmayan yöntemlerin ve işbirlikçilerinin varlığında bu soruya evet demek güç. Hem, işin doğasından gelen zorluklar da var:
Büyüyüp karmaşıklaşan her organizasyon bir süre sonra amacından çok kendisi için varolmaya başlar. Buna çok masum çevre örgütleri de dahildir, insanlığı değiştirme iddiasıyla yola çıkan dev ideolojilerin yürütücü organları da. Kürt halkının özgürlüğü ve hakları için savaştığını iddia edenler, gençlerin dağlarda amaçsızca yok oluşlarından servet ve statü üretmektedirler. Bayram günü küçücük çocukları öldüren bir örgütün insanlık adına, insanların gelecekleri adına söyleyecek neyi olabilir? Varılacak bir hedeften, bunun bir toplumun iyiliğine olacağından nasıl bahsedilebilir? Dengesizce politize olmuş ve her şeye önyargıyla bakan bir halk bile bunu inandırıcı bulmaz bence..
İnsanları uğruna ölüme gönderdikleri kutsal bir amaçları varsa niçin bu kadar pragmatik, ilkesiz ve tepeden inmeci davranıyorlar diye sormanız gerekir. Kutsal amaç varolmak ve kazanmak için yeterli değil mi yoksa? Uyuşturucu satmanın kutsal amaçla ilişkisi nedir? Suriye diktatörünün ya da Türk derin devletinin amaçları için eylemler yapmanın Kürt köylülerine getirisi nedir? Ya da bunu eleştirmenin bir platformu var mıdır? Hainlikle yoldaşlık arasında bir insanın düşünebileceği kadar geniş bir hareket alanları var mı Kürt isyancılarının?
Bence terör her zaman amacın kendisidir. Sanat için geçerli olan sanat için mi toplum için mi ikilemi terörde asla geçerli değil. Terör terör için yapılır. Norveç’te küçük bir adada çocukları öldüren adamın da amacı vahşettir, dağlarda halkının özgürlüğü için savaştığını söyleyen isyancıların yaptıkları da vahşettir. Allahı için ölen ve öldüren cihat savaşçılarının yaptıkları da, devrim için robotik sözlerle bağırıp çağırıp kendini öldürenlerin de.. Kendini bir takımın taraftarı olarak tanımlayan serserilerin kafayı çekip sağa sola zarar vermeleri de.. Bunların yöntemlerinin ötesinde bir dünyaları yoktur. Zaten o yüzden papağan gibi aynı şeyi tekrarlayıp dururlar. Geleceğe dair düşünceleri ve bunun için çabalayacak bir donanımı olan insan kötü beslenerek, kötü giyinerek, aşağılayıcı kuralları benimseyerek dağda 80 model bir piyade tüfeğiyle gezmez. Ya da üzerine bombalar kuşanıp gidip masum insanların yanında patlatmaz.
Birilerine, dağda gezen gençler isyancılık oynayan ve milletlerini seven romantik gerillalar gibi gözükebilir. Ama burası Latin Amerika değil, Ortadoğu. Burada işler her zaman pipo içen sakallı pop devrimcilerinin tahayyülerinden daha karmaşık olagelmiştir. Hiçbir amaç ya da kutsallık uğruna ölmek ve öldürmeye değmez ama Ortadoğu’da inanın hiç değmez. Çünkü sizi kimin kullandığını bilme lüksünüz bile olmayabilir. O yüzden, isyancı ya da gerilla değil, sadece terörist demek daha isabetli bir tanımlama olur PKK’ya! Ve insanları “terörize” etmek zorunda kalmışsanız, kısaca haksızsınız demektir. “Kutsal” amacınıza eylemleriniz nasıl hizmet eder ve bu sizin umurunuzda mıdır, esas sorular bunlar…