Amerikalıların dünyayı uzaylı işgalinden kurtarmalarını temsil eden bir kahramanlık hikayesi olan bu saçma filmi hatırlar mısınız? Gösterime gireceği dönem epey tantanası yapılmıştı. Konusu ve anlatımı değil, özel efektleri ile iddialıydı elbette…
Aslında bu çocukça kahramanlık anlatımına benzeyen hikayeler bizim ülkemizde de kasaba kasaba yaşanıyor. “XXXX’in düşman işgalinden kurtuluşunun YY. yıldönümü!”
Kurulu kutsal düzenimiz sarsılmaya başlayalı beridir öğrendiğimiz şeylerden biri de, her sene belli bir tarihte kurtuluş gününü kutlayan beldelerimizden bazılarının aslında düşman eline hiç geçmemiş, yani teknik olarak kurtarılmamış yerler olduklarını öğrenmemiz olmuştu.
Geçen gün de Doğu illerimizden birinde yapılan bir kurtarma kutlamasında Ermeni çetecileri canlandıran belediye işçisi gençlerden birinin gerçek bir silahtan çıkan saçmalarla yaralanmış olduğunu okudum. Bazen yorum yapmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Kurtarma ve kurtarılma miti bu kadar muhtaç olduğumuz bir şey mi? Önce kurtarılmamız gerekiyor. Ama çok geçmeden bizi kurtaranlardan kurtulmaya çalışmaya başlıyoruz. Onlardan kurtulmaya çalışırkenki gel-gitlerimiz sonuçta bizi ve kutsal rejimimizi korumak ve kollamakla görevli yetkililerimizin bizi gelip kurtarmasını gerektiriyor. Toplumumuzun yaşamı hiç bir zaman doğal bir akışa kavuşamıyor…
Kurtarılmaya muhtacız… Sonra da kurtarıcılarımızdan kurtulmaya…