Bugün Cumhuriyet Bayramı.
Dönemin meclisinde yönetim şeklinin cumhuriyet olacağına dair bir kanun çıkarılması ve bunun duyurulması sebebiyle her yıl bugün rejim değişikliği bayramı olarak kutlanıyor.
Rejime dair düzenlemeler sonuçta siyasi hareketlerdir ve farklı düşünen insanların buna muhalefet etmesi de işin doğasında vardır. Bugünü bir toplum için bayram ilan etmek sadece bu yüzden bile başlı başına problemli bir şey. Kaldı ki bizim her işimizde olduğu gibi burada da cumhuriyet kelimesine atfedilen anlam, bu kavramın gerçek dünyada kullanılan sahici anlamıyla pek ilişkili değil.
Resmi devlet ideolojisinin propogandasından geçmiş “eğitilmiş” kitle için cumhuriyet özgürlük demek, hayat demek yükselmeye kanat demek, gelişmenin ve çağdaşlaşmanın olmazsa olmaz şartı demek. Cumhuriyet bir padişahın zorbalık ve keyfilikle elinde tuttuğu yönetim mekanizmasını halka vermiş olmak demek. Dini araçların yerini hukuksal ve insani araçların almış olması demek falan filan…
Oysa biraz üzerinde düşününce, cumhuriyetin tek başına ifade ettiği şeyin kocaman bir hiç olduğunu, ülkemizde de, yaklaşık 90 yıl önce yapılmış bu değişikliğin pratikte hiçbir şeyi değiştirmediğini görmek çok zor bir şey değil. Cumhuriyetin tek işlevi iktidarı bir hanedanın elinden almış olması. Hanedan dediğiniz şey tanımı zamana ve toplumsal yapılara göre değişebilecek bir şey. Demokrasisiz bir cumhuriyetin pratikte bir krallıktan pek farkı yok. Zaten dünyada isminde cumhuriyet sözcüğü geçen bir sürü baskıcı, kapalı, özgürlüksüz ülke var. Aksi yanda hala bir kralı/kraliçesi olan bir sürü modern ülke de var.
İktidarı kraldan almak güzel, zaten günümüzde hala o arkaik anlamıyla bir krallığı savunacak insanların kalabalık olduğunu düşünmüyorum. Peki sonra iktidarı kime veriyorsunuz? Mesele burada başlıyor. Yine bir tek seslilik, baskıcılık, yönetimin yönetenlerin üzerinde olması durumu sürüyorsa bir kral ile, bir milli şefin, bir tek partinin, bir diktatörlüğün, bir senatonun ne farkı kalıyor?
Halkı farklı görüşlerin bir arada yaşayabileceği ve örgütlenebileceği bir olgunluğa ve çoksesliliğe kavuşturmadan, donuk bir tekdüzelikle tek bir gerçekliği empoze edip bunun dışındaki her şeyi hainlik bölücülük irticacılık vb. yaftalarla suçlamadan iktidarı kraldan alıp başka krallara vermeye cumhuriyet demenin ne manası var? Hayatı sivilleştirmeden, hayatı özgürleştirmeden gayet teknik ve soyut bir değişiklik yapmış olmakla, cumhuriyete geçmiş olmakla, insanların yaşamı daha mı iyi olur?
Cevabın hayır olduğunu hepimiz biliyoruz. Cumhuriyet kötü bir şey değil. Kimsenin buna karşı olduğu da yok. Ama tek başına, bize verilen kadarıyla pek bir anlam ifade etmediği de ortada. Ona kutsallık atfedilmesi ise bambaşka bir şey. İnsan çevresine bakıp, ne hakkında konuştuğunu bile bilmeyen bir sürü insanı dinleyince bu sıkıcı tekdüzeliğe karşı birkaç şey söylemek istiyor. Bilmemkaçıncı yıl dönümünde, biricik cumhuriyetimiz tehdit altında… Tehdit edenin de halkın kendisi olduğunu düşününce cümleyi hakarete varan bir şeyler yazmadan tamamlamak gittikçe zorlaşıyor…