U2

Bu pazartesi U2 buradaydı. Müziği bir yana aktivistliğiyle de bilinen bir grup U2. Üzerine çok yazı yazılması gereken bir şey vardı ama: Bizdeki U2 hayranları dünyadakilerden çok farklı politik hassasiyetlere sahipti. Bunu görmek ürkütücüydü. Yıldıray Oğur’un güzel anlatımıyla bu olayı tarihe not edelim:
 

U2 konseri demek ne kadar doğruydu izlediğimize? Daha çok uluslararası bir demokrasi ve insan hakları mitingiydi bu. Tek bir sorun vardı. İzleyicilerin çoğunluğu yanlış mitingdeydi.

A Beautiful Day’den sonra "Bu topraklarda olan her şey dünyayı çok yakından ilgilendiriyor" diyerek Talim Terbiye tarafından formatlanmışların çoğunlukta olduğu kitleyi bu enternasyonalizme ısındırmaya çalıştı Bono. Ama bunun burada sökmeyeceği başka şeyler söylemek üzere devam edecekken "Köprüde Egemen Bağış ile birlikte yürüdük" dediği anda ortaya çıktı.

Söz konusu olan AKP karşıtlığı ve Kemalistlikse memlekete yıllar sonra teşrif etmiş U2’yu bile yuhalamak ve ıslıklamak teferruattandı. Kayıtlara düşülsün 6 Eylül 2010 gecesi basbayağı yuhalandı U2.

"Tamam, tamam siyasetçilerden değil köprüden bahsedelim" yine diye toparlamasa durumu ortam bir Cumhuriyet Mitingi için hazırdı.

Bir ara ekranda Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan astronotlar görüldü. Birazdan sevimli sesiyle Desmond Tutu hepimizi yaşadığımız dünyanın meseleleriyle ilgilenmeye çağırdı. Ekranda beliren Arapça yazılarla Filistin’e selam gönderdik bir ara. Sonra Bosna’yı hatırladık… Ta ki Bono bu şarkıyı Fehmi Tosun’a adıyoruz diyene kadar.

Fehmi Tosun, 1995’te 36 yaşındayken İstanbul Avcılar’daki evinin önünden eşi Hanım Tosun, beş çocuğunun gözleri önünden kaçırılıp "kaybedilmişti." 1997’de çıkardıkları Pop adlı albüme "Fehmi Tosun’u hatırlayın" diye yazan U2’dan başka da kimsenin umrunda olmadı bu. 13 yıl sonra U2 İstanbul konserinde de Fehmi Tosun’u hatırlamayı sürdürdü. Ama az önce Egemen Bağış’ı yuhalamaktan yorgun düşmüş izleyicilerden çıt çıkmadı. Biz ve bir grup insanın “bravo” sesleri de duyulmadı. Sessizlik, “burası dünya değil Türkiye” diye bağırıyordu adeta.

Bono, Tosun’a adanan, Arjantinli Cumartesi anneleri için yaptıkları Mothers of the Disappeared şarkısını söylerken bu ölümcül sessizliği sahneye Zülfü Livaneli’nin çıkması bozdu. Şarkıcı, politikacı, besteci, yazar, yönetmen, aktivist, muhalif, solcu, CHP’li gazeteci. İsviçre çakısı gibi bir insan olan Zülfü Livaneli’yi Bono’ya muhalif sanatçı olarak pazarlayanlar Livaneli’nin artık sadece CHP içi bir muhalif olduğunun farkında değildi herhalde.

Az önce Fehmi Tosun için kıllarını kıpırdatmayan kalabalık, Livaneli’nin Fehmi Tosun için söylediği Yiğidim Aslanım şarkısını Anıtkabir önünde Atatürk için söylüyormuşçasına coşkuyla söyledi. Livaneli de U2 konserinde bile yakalanmış bu çakma muhaliflik heyecanını bozmamak, her zaman olduğu gibi riske de girmemek için tek kelime etmedi bu şarkının adandığı Fehmi Tosun’dan… İyi ki Hanım Tosun da hata yapıp konsere gelmedi. Bu tribünlerden "PKK dışarı" sesleri yükselmesi bile sürpriz olmazdı.U2’nun bütün şarkılarını ezbere bilip hâlâ bu kadar milli ve ulusalcı kalmak da bir maharettir tabii.

U2” üzerine bir düşünce

  1. Selim

    Korkun beyaz Türkler\’den! Bu memleketin yabancı dil bilen, iyi mesleği olan, okul mezunu, kariyer sahibi yetişmiş insanlarından korkun.

    Cevapla

Düşüncelerinizi yazın...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.